22 Ocak 2014 Çarşamba

Glenn Meade - Kar Kurdu

Vay arkadaş, vay arkadaş, vaayy arkadaaşş...

Düzenli kitap okumayı nasıl alışkanlık haline getirdiğimi hatırladım sayın seyirciler! Şimdi ilk okuduğum kitapları falan geçersem (bildiğiniz Cin Ali falan yani, evet, onun için bence de geçelim) kitap sevdamı Peyami Safa'nın Cingöz Recai serisine borçlu olduğumu söyleyebilirim sanırım (yine burada yüksek müsaadenizle Çocuk Kalbi'ni ve Pal Sokağı Çocukları'nı ayrı bir yere koymak isterim). İlköğretim altıncı ya da yedinci sınıf civarı tüm serisini okumuştum. O zamanki beni acayip etkilemişti her biri, gerçi şimdi okusam şimdi de etkiler diye düşünüyorum.

Polisiye! Evet, çoğu insana kitap okumayı sevdirecek tür bence polisiyedir. Kitap okumak istiyorum ama bir türlü içimden gelmiyor, başlayamıyorum diyenlere de hep polisiye kitaplarla başlamalarını söylerim bu yüzden. Gizemli olaylar, ipuçları, takip edilen ve tahmin yürütülen onca şey, karakterler arası ilişkiler ve bu ilişkilerin kitap ilerledikçe insanı nakavt eden detayları, dahiyane kurgular, ters köşeler... Daha sayılabilir tabii ama bela da aramamak lazım. Şimdilik bu kadar yeter.

Neden böyle gaza gelmiş bir giriş yaptım? Çünkü yine aynı duyguları bana yaşatan, çok zekice kurgulanmış, gerçek kişilerle ve olaylarla süslenmiş muhteşem bir kitap okudum: Kar Kurdu. Uzun zaman sonra sayfaları bu kadar merak ederek çevirdim, kitabı gerçek anlamda elimden bırakmak istemedim, merak ettim, şaşırdım, ooohaaaa dedim. Zaten bu 'oooohaaaa'ların benim için kitap okuma - zevk alma denkleminde (böyle bi denklem tabii ki yok, şimdi ben uydurum) üstel değere sahip olduğunu çoğunuz biliyorsunuz. Bu cümleyi okuyunca bilmeyenleriniz de öğrenmiş olacağına göre 100% ile gidiyoruz demektir. Zeka fışkırıyor yine yemin ediyorum. Bari başıma bir iş gelmese.

Stalin'in son dönemlerini içine alacak bir tarih aralığında geçiyor Kar Kurdu. Tabii burdan ne anladık? Rusya ve soğuk! Evet, özellikle soğuk kelimesini okuya okuya üşüdüm epey. Soğuk algınlığını da yeni atlatmışken hoş bir tecrübe olmadı ama değdi. Kesinlikle değdi. Glenn Meade nedense pek tanınmayan ya da hakkı tam verilmeyen bir yazar. En azından şu an itibariyle hakkındaki düşüncelerim bunlar. Yani onca Dan Brown kitabı okuyana kadar (Melekler ve Şeytanlar'ı ayırayım ne olur ne olmaz ki o da onun ilk kitabı, çok ilginç; hep bu şablon halinde yazmak işte...) Glenn Meade okumadığıma pişmanım şu anda, hem de çok pişmanım.

Kitabın kurgusunu özellikle sevdiğimi belirtmem lazım. Bugün - Geçmiş - Bugün şeklinde üç ana bölümden oluşuyor kitap. Aslında olan biten her şey tabii ki Geçmiş'te. Bu bölümde başlarda ileri geri giden tarihler, bir sürü mekan ve karakter ismi derken insan kafasında her şeyi oturtana kadar biraz yoruluyor ama sonrası çorap söküğü gibi geliyor. Bir anda bitiyor resmen kitap. Ondan sonra da insanın hepimiz Lukin'iz, hepimiz Slanski'yiz diye dolaşası geliyor ortalıkta. Nalet olsun Ceyms!

Çeviri, tabii ki çeviriden de bahsetmem lazım. Ali Cevat Akkoyunlu çevirmiş kitabı. Şu kadarını söyleyebilirim ki bir kelime dışında (kitabı okuyanlar anlayacaktır o kelimeyi, çok yerde ve geçince de peş peşe geçtiği için insanın kulağına dublaj Türkçesi gibi gelmesine sebep oluyor. Bu da ne biçim parantezse artık, bitmedi bir türlü.) süper bir iş çıkarmış. Kitap direkt Türkçe yazılmış deseler inanabilir insan. Çok iyi, gerçekten çok iyi.

Unutmadan bu kitabı bana vakt-i zamanında tavsiye eden RGT kankama teşekkürü bir borç bilirim. Dediği kadar varmış. Aslansın kaplansın lan kanka, tebrik ediyorum. :)

Evet pek sevgili gönül dostlarım (Orhan Gencebay mod on), bu gerçekten güzel kitabı hepinize tavsiye ediyorum. Hayır yani, etmeyecek olsam niye o kadar öveyim? Her ne kadar bazen güzel şeyleri sadece ben bileyim, kimseyle paylaşmayayım diye çirkin düşüncelerim olsa da şu anda o ruh halinde değilim. Değilim çünkü bu kitap çok daha fazla kişi tarafından okunmayı ve bilinmeyi hak ediyor. Okumanız ve okutmanız dileğiyle esen kalın.

Not: Kış Okuma Etkinliği, sahaftan alınmış bir kitap okuma kategorisi, 10 puan
 

8 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Kar Kurdu"nu ben de okumayı çok istiyordum. Bu ay içerisinde Ankara'da düzenlenmiş olan "Ankara Kitap Fuarı"na ikinci gidişimde çok temiz olarak sahaftan 12 TL ye alınca çok mutlu oldum.

      Mustafa, senin bu kitap hakkındaki değerlendirmeni okuyunca Kış Etkinliğini bir kenara bırakıp hemen elime bu kitabı alasım geldi. Etkinliği yarıda kesersem hepsi senin suçun. :( Sebebim senin bu yorumun :)) Hiç kitap okumayı sevmeyen birisi bile senin bu yorumundan dolayı bu kitabı hemen okuyası gelir:) Benim gibi kitap okumaya doyamayan nasıl heves eder, düşün artık:(

      Ben de şu an 1042 sayfa sayısına sahip olan bir şaheser okuyorum. "Monte Cristo Kontu"
      Sayfa sayısını 1042 falan da saymıyorum ayrıca :(( Tam tamına 2082 sayfadır:) Yazıları öyle mini mini ve öyle büyük bir kitap ki sanırsın elinde Meydan Larousse var. Daha az önce kızıma 'bu kitap bitince 5 tane 400 sayfalık kitabı bitirdim sayacağım' dedim. Niye ben şimdi bunu araya gereksiz yere yazdım dersem eğer bilemedim valla:( Yazdım işte =)
      Senin bu kitaptan çok hoşlanacağını düşünüyorum. Mükemmel bir kurgusu var. Bu nedenle yazmış olabilir miyim acaba???

      Sil
    2. Offf, Monte Cristo Kontu'nun o baskısını biliyorum. Beyaz kapaklı olan tam metin çeviriyi diyorsunuz kesin. İki yıldır ha okudum ha okuyacağım diye sayıklıyorum o kitabı. Umarım ben de olabildiğince yakın bir tarihte okuyabilirim. Haklısınız, okumayı çok ama çok istediğim bir kitap. Aklıma düştü şimdi yine. :/

      Etkinliği bırakmayın tabii, ben öyle bir yük almak istemem ama kitap da hakikaten güzel. :))) Bu arada çok iyi bir fiyata almışsınız gerçekten, süper! Etkinliği bir an önce bitirip Kar Kurdu'nu da okursunuz hemen diye düşünüyorum. Siz yaparsınız. :)

      O kadar büyük boyutta kitapları okumanın tek kötü yanı insanın parmaklarının mahvolması. Gerçi gülü seven dikenine katlanıyor yine de ama biraz yormuyor da değil keratalar. :)

      Sil
  2. "Kar Kurdu"nu çok iyi bir fiyata aldığımı biliyorum. itiraf ediyorum almış olduğum sahaf İstanbul'dan gelmiş. üstelik Ortaköy'den:((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kadar güzel şeyin hepsibirden ankara temalı olamazdı zaten)) böyle bi dünya yok

      Sil
    2. İtiraf ediyorum o sahafı esefle kınıyorum. Güzel güzel Ortaköy'de durmak varken ne demeye Ankara'ya gelmiş? Biz ne olacağız? Hani, müşteri memnuniyeti nerede? :)

      Sil
    3. şeyyy, bir diyeceğim daha olacak. İstanbul'dan şehrimize gelen sahafların hepsinin ortak dedikleri "En güzel kitaplarımızla geldik". Tamam tamam kaçtım. Çok fazla ispiyonculuk yaptım gibi :)))

      Sil
    4. Neyse, bir şey demiyorum. :/

      Sil