2 Nisan 2015 Perşembe

Franz Kafka - Dönüşüm

Mustafa Şahin bir sabah çok gerçekçi olduğu için can yakan düşlerinden uyandığında kendini insan olarak buldu. Nalet olsun! Yine mi?!

Edebiyat tarihinin en güzel ve en etkileyici açılışlarından birisine sahip Dönüşüm. Gregor Samsa'yı yatağında dev bir böcek olarak uyandırıyor Kafka ve üç bölümden oluşan bu uzun öyküsünde bana sorarsanız sistemin, düzenin bireyden beklentilerine ağır giydiriyor.

Düzen, Samsa gibilerin sürüdeki herhangi birisi olmasını, yani görünür hayatında işinde gücünde ve sorumluluklarının bilincinde olmasını istiyor(muş gibi görünüyor). Halbuki Samsa ve onun gibiler (bildiğin sen ben yani, uzaklarda aramaya gerek yok) umrunda değil. Yeter ki sürüden ayrılmasın ve kendi işi görülsün, makinenin çarkları dönmeye devam etsin. Bu da hayat mı be Gregor?

Dediğimiz anda Gregor isyan bayrağını çekiyor ve olabilecek en itici hayvanlardan birisine dönüşüyor: bir böceğe. Bu, yine bana göre tabii, çok güzel bir seçim. Yani, bu oturmuş (ne yazık ki) düzenin istediği gibi olmayan, daha doğrusu bu sistemin hiçbir işine yaramayacağı gibi, üstüne üstlük kendisi de bakıma muhtaç olacağı için sistemce çok az süre tahammül edilebilecek hale geliyor. Öcü oluyor işte. Annesi, babası, kız kardeşi ve müdürü tarafından nasıl karşılandığı ortada.

Belki de ben kitaba çok farklı bakıyorum, bilmiyorum. Fazlaca anlam yüklüyor da olabilirim ama bir şey daha söylemem lazım. Yoksa çatlarım. Evin tüm yükünü taşırken birden sıfıra inen Gregor biraz biz insanların vefasızlığını da koyuyor ortaya. Hani kırk yıl sırtında taşı, beş dakika aşağı koy muhabbeti... Benim bağlayacağım yer ise ailesinin Gregor'dan utanması. Yani korkmaları ve çekinmeleri sorun olmazdı da (adam böcek oluyor, o kadar olsun) ondan utanmaları çok mantıklı(!). Bizim ülkemizde ne yazık ki çokça var: engelli çocuklar. Ve onlardan utanan (gizli veya açık) aileleri. Bu ülkede böcek muamelesi gören ve sonları tıpkı Gregor gibi olan milyonlarca insan var. Bana inanmıyorsanız TÜİK var. Sayılara bir bakın. İçimdeki bu zehri de kustuğuma göre devam edebilirim.

Kitaba başlamadan önce kapağına uzun uzun baktım ve vay arkadaş, adamlar ne güzel yapmışlar dedim. Minimalist ve kitabın ismi-içeriği ile acayip uyumlu. Çok beğendim. Sonra kitabın sonunda yayınevince eklenen Kafka'nın mektuplarından öğrendim ki kendisinin en istemediği şeylerden birisi böceğin resmedilmeye çalışılmasıymış. En ideal kapağın aile üyeleri ve müdür kapının önünde dehşetle bakarken ya da aile üyeleri salonda otururken Gregor'un kapısının açık resmedildiği bir şeyler olabileceğini de belirtmiş. İnternette bu şekilde hazırlanmış çok güzel kapaklar da var. Yani durum böyleyken Kafka'ya biraz ayıp edilmiş gibi de hissetmedim değil. Ama yine de emeğe, sanata, sanatçıya saygım sonsuz. Kapak, fikir ve düzen olarak on numara.

Çevirmen Ahmet Cemal, kitabı neden çevirme gereği duyduğunu kısaca anlatmış. Bence gayet de güzel çevirmiş. Eline sağlık. Çevirisini de arkadaşı ve başka bir Kafka sevdalısı Tezer Özlü'ye ithaf etmiş. E, artık benim de bir Tezer Özlü kitabı okumam lazım. Çok geç olmaya başladı.

Kafka, yine yazdığı mektuplarda kitabına kuvvetli bir son yazamadığından dem vuruyor. Bence de daha etkileyici bitebilirmiş. Mesela son iki üç sayfayı hiç yazmadan çaat diye bitirebilirmiş malum yerde. Tabii burada benim konuşmam kolay. Yiyorsa çıkıp ben yazayım, di mi? Hiç!

Kapanışı, Gregor'un haleti ruhiyesini gayet güzel anlattığına inandığım satırlarla yapacağım. Hoşça kalın.

"Gregor kız kardeşiyle konuşabilseydi ve onun kendisi için yapmak zorunda kaldığı her şey için teşekkür edebilseydi, o zaman hizmetleri karşısında bu denli ezilmeyecekti; oysa şimdi bu hizmetlerden ötürü acı çekiyordu."

7 yorum:

  1. Mustafacığım, dönüşüm için yayınladığın posta zaten hiç bir diyeceğim olamaz.Sana katılıyorum. Evet 40 yıl sırtında taşı bir 40 dakika taşımaya gör. o vakit onların gözünde bir böcek kadar değersizsin. Bu eseri okurken ben de senin değindiğin yere takılmıştım. Bir anne bir baba nasıl olur da engelli veya çirkin bir çocuğundan utanabilir. Benim de takıldığım yer burası olmuştu. İki yaş büyüğüm engellidir. Yürüyemiyor. Şükür aklı çok yerinde olduğu için Allah'a dua ediyoruz. O da hep şükür ediyor. Yaradanına asla isyan etmedi. Biz beş kardeştik. Anne ve babam evimize misafirde gelse onu hep baş köşeye oturturlardı. Her yemeğin en iyi kısmı ona yedirilirdi. İlköğretime engelli diye kaydını yapmamışlardı. Annem ve babam il milli eğitim müdürlüğüne gitti ve abimi okula yazdırdı. Annem onu sırtında taşıyarak okuttu. Okulda wc ye yetişemediği için altına kaçırırdı. Annem onu sırtında eve getirir, altını temizler geri sırtına alıp okulda masasına oturtturdu. Kendisi ODTÜ fizik mühendisliğini kazandı. Eğer annem ve babam onu toplumdan saklasaydı asla bu duruma gelmezdi. Annem ve babam peş peşe abimi düşüne düşüne hayata gözlerini yumdular. hep derler ya engelli bir çocuğa sahip anne babalar çocuklarını düşündükleri için gözleri açık ölür diye. Bunu ben anne ve babamda yaşadım. Annemin ve babamın engelli çocuklarını göğüslerini gere gere sırtlarında taşımaları bile mekanlarını cennet etmiştir diye düşünüyorum. Çok uzattım biliyorum ama senin yazını görünce dayanamadım içimi döktüm işte.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne diyeceğimi bilemiyorum Eral Abla. Anne babanızdan Allah razı olsun, mekanları cennet olsun. Çok bilinçli ve yürekliymişler. Sayfalarca da yazsan okurdum ben. Çok teşekkür ederim içten yazdığın için. Abinize de Allah'tan şifa diliyorum. Hayatta bazı acılar ve hisler var, insan ne kadar anlıyorum dese de aslında sadece çeken biliyor. İnsan olabilmek, insan olarak kalabilmek çok çok önemli. Siz ailecek bunu başarabilmişsiniz belli ki.

      Saygı ve sevgilerimle...

      Sil
    2. Anne ve babam eğitimli birileri değillerdi. Sadece dediğin gibi İNSANLARDI. Abim de her zaman ona yapılanların değerini bildi. Anne-babam sağken abim "gerekirse onları bu halimle sırtımda taşırım" derdi.

      Haklısın hayatta olan bazı acı ve hisleri sadece yaşayanlar biliyor.

      Sil
    3. Allah hepsinden razı olsun. Yapılan kadar yapılanı bilmek de muazzam derecede önemli.

      Sil
  2. Kafka kitaplarının yayınlanmasını da istememiş aslında. Dönüşüm kapaklarının böcekli olması da çok hoşuma gidiyor, çok ironik bence. Bu kapak favorim, muazzam yapmışlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında isteğine karşı gelinmiş olması hoş değil bence ama yazdıklarındaki o karanlık ve alaycı hava çok acayip. İyi ki yayımlanmış bu kitaplar o yüzden.

      Sil
  3. Merhabalar,

    Franz Kafka okumayı kişisel gelişim için çok faydalı buluyorum. Çağımızın en büyük yazarlarından biri olan Franz Kafka eserlerinde insanların kendilerine yabancılaşmasını, yalnızlığını ve korkularını ele almıştır. Franz Kafka’nın Milena’ya Mektuplar’ından derlediğim yirmi alıntıyı okumanız için ben de sizinle paylaşmayı çok isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/kafkanin-milenaya-mektuplarindan-20-etkileyici-alinti/ şu cümle pek çok insan gibi benim de aklıma yer etmiştir:
    -Benimle onun arasında kaldıysan, onu seç Milena!
    +Neden?
    -Çünkü beni gerçekten sevseydin, seçenek olarak görmezdin.

    Güzel okumalar dilerim,
    edebiyatla ve sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil