29 Temmuz 2013 Pazartesi

J.K. Rowling - Boş Koltuk

İnternette çok popüler bir akım var 90'larda çocuk olmak diye. Hah, işte ben de o güruhtanım sayın seyirciler. Bu neslin şöyle süper bir avantajı var: Harry Potter serisinin yazıldığı yıllar içerisinde seriyle birlikte büyüdüler; büyüdük. Ve öyle sanıyorum ki ömrümüzün sonuna kadar kimse bizi Rowling'den soğutamayacak; kendisi bile.

Boş Koltuk, Rowling teyzemizin Harry Potter evreni sonrası ilk kitabı. İlk kitabı derken, Harry Potter'dan bağımsız ilk kitabı (The Cuckoo's Calling mevzusuna girmiyorum şimdilik). Hal böyle olunca okumamak olmazdı. Fakat uzun zaman bekledim belki ikinci baskıdaki kapağı ile de Türkiye'de çıkar diye ama yaz okuma etkinliğinde seçtiğim kitaplardan birisi olduğu için daha fazla bekleyemedim.

Herkesin dediğini ben de diyeyim, sonra papaz olmayalım: beklentisiz okuyun. Lütfen beklentisiz okuyun. Kıyas yapmayın. Ben elimden geldiğince öyle okudum ama yine de çok sevdim diyemem kitabı. Düşünün yani...

Kitap çok kötü demek istemiyorum ama, yanlış anlamamak lazım. Rowling'in kendine özgü kara mizahı yer yer gösteriyor kendini. Karakterlerin iç konuşmaları sayesinde özellikle çok eğlendim ben. Andrew ve Samantha karakterlerinin bu konuda haklarını vermeliyim. Kitapta epey karakter var ama okudukça yerleşiyorlar. Başta bu kimdi ya diye düşünmediğim zamanlar olmadı değil. Gerçi bu birçok kitabın yaşadığı bir sıkıntı ya da bende yaşattığı bir sıkıntı diyelim. Hehhe, tabii bu konuda bir Yüzyıllık Yalnızlık'ın eline de kimse su dökemez herhalde.

Kitabın konusunu şu kadarla söylesem yeterli olur bence: gitmesek de, görmesek de Pagford bizim köyümüzdür. I ıh, olmadı. Arka kapakta yazan haliyle diyeyim o zaman, Rowling'den iyi bilecek değilim hem: küçük bir kasaba hakkında büyük bir roman. Evet, aynen öyle sevgili okur. Neler dönüyor şu kadarcık yerde, neler.

Kitabı bitirdikten sonra bir bakayım dedim hakkında neler yazılmış diye ve Ekşisözlük'te şu yorumu okudum: #33408562. Süperötesi bir yorum olmuş, yazarının ellerine sağlık diyorum ve yazımın sonuna geliyorum.

Gitmeden önce tabii ki artistliğimi de yapacağım. Boş Koltuk, yaz okuma listemdeki bilmediğim bir ülkede geçen roman kategorisindeki adayımdı. Bu da demek oluyor kiiii 20 puan bana!

En kısa zamanda tekrar görüşebilmek dileğiyle, hoşça kalın.

DİPNOT: Son anda aklıma geldi. Dost Körpe çok kaliteli bir çevirmen ama gönül isterdi ki bu kitabı da Sevin Okyay ve Kutlukhan Kutlu beraber çevirselerdi. Öyle işte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder