17 Mart 2015 Salı

Oruç Aruoba - hani

Biraz felsefeyle nefes alıp vermeye devam. Bu kez aşka, daha doğrusu o'na dair birkaç kelamı var Oruç Aruoba'nın. Okuduğum dördüncü eseri kendisinin ve şu ana değin en beğendiğim eseri oldu diyebilirim. Neden?

Bir kere ettiği laflar hafif değil. Hepsi gerçekten üzerinde düşünülesi ifadeler. Adam kıvranmış adeta. Yani bunları yazabilmek için bazı şeyler yaşamalı insan, değil mi? Yoksa bunlar kolay kolay herkesin bu kadar düzgün cümlelere dökebileceği düşünceler değil. Yazının sonunda birkaç alıntı yapacağım ama zaten elinize aldığınızda bir solukta bitecek bir eser, okuyun isterim baştan sona.

Kitabın içeriği o'nun hakkında dedik, temelde de bize kendimizi anlatıp, kendi içimizdeki sesleri tokat gibi yüzümüze çarpıyor. Sen düzgün müydün şeklinde çarpıcı eleştiriler (özeleştiriler) yapıp olduğu gibi sana gelen o'nun hakkında, daha doğrusu beraber 'biz' olabilmeniz adına dilinden geleni ardına koymuyor da diyebiliriz. Ben düzgün anlatamıyorum. Zaten daha çok insanın anlatamadıklarıyla ilgili bir kitap. Bu durumda ben en iyisi sizi alıntılarla baş başa bırakayım. Lafı uzatmanın manası yok. Hoşça kalın.
  • Şimdi hayallerinin gerçek de olabileceğini düşünebilirsin - bu berbat dünyada, düşlerinin gerçekte karşılığının bulunabileceğini...
    Çünkü, var, artık, o-
  • En iç, en içten, en içteki sesine bile aykırı düşebilir mi kişi?-
    Düşer...
  • Kendin olmayı yeniden öğrenmen gerek - yıllar yılı unuttun onu yalnızca: Bunu da "koşullar"a, "hayatın akışı"na, "sorumlulukların"a falan bağlamaya kalkışma - bahane bulmağa çalışma: Sendin, sendeki asıl senin anlamını, önemini, değerini gözardı eden : korkaklıkla işin kolayına kaçan...
    O işte şimdi hesabını soruyor o sahici senin, senden : ne yaptın sen sana?!...
  • Yaşamının anlamı senin ile birlikte varolmak istiyor -
    -Koru onu.
  • Oysa - ta o zaman; onu o ilk gördüğün ama kavrayamadığın zaman (-birden gözüne çarptığı ama anlaşılamadığı zaman - sen anlayacak; o da, belki, anlaşılacak durumda, değildiniz...), anlayabilseydin(iz) : ne  olağanüstü, ne muhteşem, ne harika birşey olabilirdi yaşamın - ama olamadı - - belki de (-herhalde) olamazdı : senin de, onun da, bütün geçirdiklerinizi, bütün yaşadıklarınızı geçirmeniz, yaşamanız gerekliydi...
    Ancak bugün -şimdi, böyle- olabilirdi- oldu, işte...
  • O senden ne istiyorsa, sen de ondan onu isteyeceksin - sen ondan ne istiyorsan, o da senden onu isteyecek-
    -o; sen; işte:-
  • Öyle ki, artık yazmayabilirsin de - yaşamının gerçekten anlamlı olması için yazmanı gerektirmeyecek artık, o işte:-
  • Kişinin yaşadığı gerçeklerdir, doğru; ama, gerçeklerini hep bir hayal kipinde yaşar - kişinin hayalleri gerçek değildir, doğru; ama, hayallerini hep bir yoğun gerçeklik duygusuyla yaşar - şimdi : hangisi 'gerçekten' gerçektir acaba?...
    Hayallerinde gerçekten direnen kişiye 'gerçekler' ne yapabilir ki?
 

5 yorum:

  1. Ustanın "Olmayalı" ve "İle" adlı eserlerini okumuştum ve tüm eserlerini de okumayı istiyorum.
    sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de hani ile ilgili araştırma yaparken ile'nin bir nevi hani'nin çook sonrası gibi bir havası varmış şeklinde bir izlenim edindim. O yüzden onu özellikle merak ediyorum. Sırası gelince öğreniriz artık.
      Sevgiler Eral Abla. :)

      Sil
  2. ben hiç okumadım, hangisinden başlamalı acep...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben Vikipedi'de yazılan yayım tarihine göre kronolojik okuyorum. Tavsiye eder miyim? Ederim aslında. Ama ismi en çok duyulanlar 'hani' ve 'ile' bildiğim kadarıyla. Bu ikisini okuyabilirsiniz de yani öncelikle.

      Bu arada Vikipedi linki: http://tr.wikipedia.org/wiki/Oru%C3%A7_Aruoba

      Sil
  3. Kronolojik sıralamasına gore okunmalı ki, yazarı da anlamayı sağlasın bir noktada

    YanıtlaSil