15 Aralık 2014 Pazartesi

Marcel Proust - Swann'ların Tarafı (Kayıp Zamanın İzinde, #1)

Ne yapsam, nereden başlasam şimdi ben. Söyleyecek çok şey var ama hepsini bir anda söylemek istediğim için hiçbirini becerip söyleyemiyorum. Allah'ım, sen aklıma mukayyet ol.

Kitap okumak nedir, bundan tat alınır mı gerçekten, edebi değer dediğimiz ne ola ki... Sanırım müthiş bir yolculuğa adım atmış oldum Swann'ların Tarafı'nı bitirerek. Çünkü bilen bilir, Kayıp Zamanın İzinde Marcel Proust'un ömürlük eseri. 7 cilt toplamda. Binlerce sayfa ediyor haliyle. Daha giriş sayfasında belli ediyor kendisini, kalitesini, ne ile karşı karşıya olduğumuzu. Gerçekten acayip bir yetenek mi demeli, başka ne denir bilemiyorum. Sayfalarca, uzun uzun herhangi bir konuyu en ince detayına kadar anlatmış adam. Tuhaf yanı sıkılmadım da hiç okurken, bilakis o kadar keyif aldım ki anlatamam. Tamam tamam, bir deneyeceğim.

En başta tüm kitabın bir anı(lar zinciri) olması bana şunu düşündürdü: hiç yaşanmamış bir geçmiş yaratıp bunu en ince ayrıntısına kadar anlatabilmek nasıl bir şeydir? İnsan olan der ki işte o vakitler şurası şöyleydi, burası böyleydi, şurda şu vardı, burda bu. Halının desenine, bulutların şekline kadar detay verilmez ki (verilemez anlamında). Vay arkadaş yaa...

Saf edebiyat olarak etiketledim ben bu kitabı, kim ne derse desin.

Paragraf uzunluğunda cümlelerden oluşuyor kitabın çoğunluğu. Ama öyle cümleler ki, yani kendi içlerinde ve genelde o kadar tutarlılar ki histerik bir şekilde güldüğüm zamanlar oldu okurken. Be adam, bir yerde de yanlış yaz, sonunu getireme diye bir muhalefete giriştim yer yer. Çekememezlik çok kötü, siz yapmayın.

Sonra şunu fark ettim. Ben bir yazar olsam pek tabii ki kendi dilime hakim olmalıyım. Yani anadilimde bu şekilde uzun cümleler kurabilmem aslında o kadar ahım şahım bir olay olmazdı. E, ama ben bu kitabı orijinal dilinden, Fransızcasından okumadım ki! İşte bunu fark ettiğim an çevirmenimiz Roza Hakmen'e Marcel Proust'a duyduğumdan daha fazla saygı duydum. Bu kadar kusursuz, bu kadar güzel çeviri yapılır mıymış?  Ben bugüne kadar çok abartmışımdır bu blogda bir sürü şeyi ama gerçekten bu çevirinin benim abartabileceğim bir yanı yok. Ayakta alkışlıyorum.

Yazar yer yer İngilizce kelimeler kullandığı için (karakterleri öyle konuşturduğu için daha doğrusu) çevirmenimiz de (editör mü yoksa?) onları İngilizce bırakmış ve sayfanın dibinde anlamlarını haricen belirtmiş. Kitapta bulabildiğim tek kusur bu notlardan birisinde smart'ın akıllı, zeki gibi bir anlamda değil de şık olarak çevrilmesiydi. Ha, şu anda ölümüne çuvallıyor olamaz mıyım, olabilirim. Ama işte kafam böyle çalışıyor. Ben ne yapayım?

Sonra Vinteuil'ün bir eseri var, klasik müzik eseri, adını not almayı unuttum, şu anda kitaba da bakamıyorum kafamdakiler uçmasın diye. Hah işte, bir eseri var. Müziğin insanın kafasında neleri nasıl çağrıştırabileceğini, insana neler düşündürebileceğini, hissettirebileceğini o kadar güzel ve uzuuun uzun anlatmış ki yazar M. Swann üzerinden, evet dedim, işte bunun için bu adamlar büyük yazar. Şimdi detay vermeye kalksam altından çıkamam, en iyisi siz kitaba başlayın tez elden.

Dikkatimi çeken bir diğer husus ise unvanların kısaltılmış bir şekilde verilmesiydi. M. Swann, Mme Swann, Mlle Swann gibi. Olmayan Fransızcama rağmen bunların Monsieur, Madame ve Mademoiselle (bildiğimiz Matmazel, evet bildiğimiz) olduğunu kitabı okudukça anladım. Ayrıca saygınlık belirtisi olarak isimlerin önüne 'de' takısı geldiğini de öğrendim. Durduk yere başlangıç seviyesinde Fransıca bilgisi edindim diyeceğim ama o kadar da değil tabii mon ami (bildiğimiz mon ami, he).

Toparlamak istiyorum. Çünkü yazıyı bitirip ikinci kitaba başlayacağım. Uzun zamandır seri kurgu okumuyorum ve gerçekten bir sonraki kitabı merak etmeyi özlemişim. Bu kitabı kimlere tavsiye ediyorum? Dürüst olmam gerekirse ben kitap okumayı seviyorum diyen herkese. Ben şimdi kayıp zamanın izinden gitmeye devam ediyorum. Sizleri de beklerim. Belki zamanın bir noktasında karşılaşırız. Kim bilir, neden olmasın?

Au revoir.
 

11 yorum:

  1. Bir iki sene önce kütüphaneden alıp okuyayım dedim. Görevli tipime bakıp " siz mi okuyacaksanız? " dedi. Ne yani okuyamaz mıyım diyemedim. Seriye başlamadan döndüm :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O görevli kütüphaneci falan değildir, ben sana söyleyeyim. 'Adam pisliğin teki çıktı Rıza Baba' dediğimiz türe dahil olma ihtimali yüksek. Sen bakma ona bence, aklının bir kenarında bulundur okumayı. :)

      Sil
  2. oldukça zorlu bir yola girmişsin. şu günlerde çoğunluk bestseller, çıtır çekirdek kitaplar
    okuyanlar çok fazla. tembellik ruhumuzda var ama gerçek edebi kitaplardan tat almamız içinde
    çok okumak gerek. yoksa kitapları daha çok kurgularına, akışının hızlı oluşuna , film gibi sürüklemesine bakarak değerlendirir dururuz. proust okumak zahmetli. 2 kitabını okuyup daha bir fırın ekmeğe ihtiyacım var deyip ertelemiştim. iyi okumalar dilerim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de kitap okuyorum diyebilmek için bu tip kitapları okuyor olmak lazım. Dediğin gibi aslında, Proust okumak zahmetli ama kafayı boşaltıp ağır ağır okuyunca verdiği haz için değer. Ben devam etmeyi bi deneyeyim, gene buralarda olurum.

      Sil
  3. Kızılay'a her gidişimde işim çok acil değilse mutlaka Kızılay'ın tam göbeğindeki YKY ye uğrayıp kitapları incelerim. Her seferinde ise Marcel Proust'u elime alırım. Sonrasında ise yazarın eserlerinin içerisi bana çok zorlu geldiği için hemen bırakırım. Sanki görevli bana zorla okumam için verecek, bu kitap üzerinden imtihan edecekmiş gibi:((

    Seni okuyunca inşallah bir gün ben de bu kitabı okuyabilirim diyorum. Ne güzel bu eserin keyfine vararak büyük beğeniyle okuyorsun. Kıskandım seni:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah Eral Abla, beni niye kıskanasın? Okunmayacak bir şey olsa ben de okuyamam. Ama o dediğin, kitapları şöyle bir inceleyeyim diye çevirme konusunda haklısın. Özellikle üçüncü kitabı nasıl okuyacağımı ben de merak ediyorum. :)

      Sil
    2. Mustafa, Buket'e yazmış olduğun şu cümleye katılıyorum. "Bence de kitap okuyorum diyebilmek için bu tip kitapları okuyor olmak lazım." ben de senin gibi düşünüyorum. İnşallah çok sakin günlerimde Marcel Proust'u elime alacağım.
      Sevgiyle kal.

      Sil
  4. vallahi şimdi hasedimden çatlayacağım , e nedir bu güzel kardeşim hep okumak istediklerimi okuma telaşın , bir dur , bir sor bakalım bugüne kadar okumuşmuyum , hayır ben okumadımsa azcık müsaade et , yetişemesem bile farkı azaltayım :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu bana söyleyen bir sene içerisinde benim okuduğumun en az üç katı kitap okuyor. Hani bilelim de. :))))

      Sil
  5. Vikitap sitesinde takipçilerinizden biriyim ama 3 aydır herhangi bir işlem yapmadığınızı gördüm ve üzüldüm sizden kitap yorumlarını özellikle takip eden biriydim

    YanıtlaSil