19 Aralık 2016 Pazartesi

28

"Bir heves, başlıyorsun yazmaya, ama bir an geliyor, kalemden tozlu mürekkepten başka şey akmaz oluyor, bir damlacık yaşam sızmıyor, yaşamın tümü dışarıda, pencerenin dışında, senin dışında; artık bundan böyle yazdığın sayfaya asla sığamayacakmışsın, bir başka dünya açamayacak, gereken sıçrayışı yapamayacakmışsın gibi geliyor. Belki de böylesi daha iyidir, belki de neşeyle yazdığın zamanlar ne mucizeydi, ne Tanrının inayeti: günahtı, putlara tapınmaydı, kibirdi belki. Bunların dışında mıyım öyleyse? Hayır, yazmakla iyiye doğru gitmedim: Yalnızca sabırsız, dünyadan habersiz gençliğimin birazını tükettim. Bu kırgın sayfalar ne işime yarayacak? Kitap olsun, adak olsun, değeri senin değerinden öteye geçmez ki. İnsan yazmakla kendini kurtarır diye bir şey yok. Yazarsın, yazarsın, bir de bakarsın ki ruhun elden gitmiş bile."

(Italo Calvino - Varolmayan Şövalye)

3 yorum:

  1. Tırnak işaretini fark etmeden okumaya başlayınca metin size ait sandım bir an ve hiç şaşırmadım. Çok iyi yazdığınızı zaten biliyordum. Geçen zaman zarfında daha da iyi yazmaya başlamış olduğunuzu düşündüm sadece. Bloğa döndünüz mü diye sormayacağım. Epeydir ben de yazmıyorum ve içimden de gelmiyor zaten. Yaşam öyle ya da böyle akıp gidiyor. İnsan tutunacak küçük umutlar yaratıp yol almaya çalışıyor. Umudunuzun hiç eksilmediği güzel günler dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seda hanım, öncelikle güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim, gerçekten. Bir önceki post'ta da halimi hatırımı sürekli sormuştunuz. Siz sanırım var olan ama pek bilinmeyen o 'iyi' insanlardansınız. Varlığınız ve böyle olmayı seçtiğiniz için bir kez daha teşekkür ederim.

      Ben, bu alıntıyı ilk okuduğumda donakalmıştım. Çok net aklımda o an. Kitabı kapatmıştım bir süre. Sonra tekrar ve tekrar okumuş, altını çizmiş, ne olur ne olmaz diye de bir iki yere not almıştım. Çünkü bugüne kadar okuduğum hiçbir kitapta beni bu denli yakalayan ve 'beni tanıdılar, siz kaçın!' hissine büründüren satırlara denk gelmemiştim. Öyle bir şey oldu ki şu anda o zamanki ruh halimden fersah fersah iyi hissetmeme rağmen şu satırları okurken her kelimede şükrediyorum. Utanmasam şükür kahkahası atacağım, çok saçma! Bunu anlatmam çok zor.

      Sanki Calvino onlarca yıl önce bir rüya görmüş, vaktin birinde, falan yerde, şöyle bir kişi tam olarak bunları söylemek isteyecek ama doğru kelimeleri bulup düzgün ifade edemeyecek; iyisi mi ben ona bir göz kırpayım demiş. Yani, nasıl desem, kitap okurken oluşan o şok hissini okumayan ve hiç yaşamamış birisine anlatmak imkansızdır ya, benimki de o misaldi.

      Siz de pek yazmıyorsunuz artık gerçekten. Bir yerden sonra biraz vazife gibi oluyor okunan her kitabı yazmak. Ondan sıyrılmak lazım bir şekilde. Ama umarım ki güzel değerlendirmelerinizi yine okuruz. Olmasa da sizden kıymetli değil. İyi olun, yeter.

      Hayat devam ediyor. İnanılır gibi değil ama ediyor. Şu cümleleri yazabildiğime inanamıyorum ama sanırım her şey olması gerektiği gibi. Olmuş olan, bir kez daha, olabileceklerin en hayırlısıydı sanırım. Ben kendi adıma şu anki halimden şikayetçi değilim ve öyle umuyorum ki artık yavaş yavaş bloğuma ve yazılarıma döneceğim. Ah, keşke bir de sizin dediğiniz gibi geçen zamanda daha iyi yazmış olmaya başlamış olsam ama o konuda kendime pek yüz vermiyorum. Bakalım... :)

      Sil
    2. Ben de kendi adıma güzel yorumlarınız için size teşekkür ederim. Satırlarınız yine zeka, mizah ve hüzün dolu. Eh, akıllı insanlar için hayat da biraz öyle galiba. Yaşama sevinciniz ve umudunuz daim olsun!

      Sil