10 Haziran 2024 Pazartesi

Deneme

"Yazmak, kendime yaptığım resmi bir ziyaret gibidir." (Fernando Pessoa)

"Ve şimdi yazmaya karar vermişsem, bunun tek nedeni, kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir." (Sadık Hidayet)

Ahşap saçakların arasından sızan güneş ışığı gözüme gelmesin diye bir sağa bir sola devrilerek yazıyorum. Sağımda sonsuzluk hissi uyandıran Karadeniz sanki hiç kimseye mezar olmamış gibi usul usul nefes alıp veriyor. Hafiften esen rüzgar, martıların dekor görevi gördüğü bir manzara, insanların ve müziğin birbirine karışan sesleri, gene ne ara yarısını içtiğimi anlamadığım o yarısı boş bardak, şu güzel ortamı bozan o anlamsız helikopter, kendimi ufuktaki gemiden büyük gösteren algıda seçici perspektif; hepsi olağan. Olağan dışı hiçbir şey yok. Evet, görünen evrende işler yolunda gibi. Güzel.

Ağaçlar mevsimleri biliyor, ağaçlar bilge. Çocuklar büyüyor, çocuklar acımasız. İnsanlar ölüyor birden, insanlar özlem. Yollar aşılıyor, yollar sabit. Güneş yakıyor, güneş uzak. Kitaplar bitiyor, kitaplar çığlık. Akıl bir gayret düşünüyor, akıl yetersiz. Kalp anlıyor, kalp kanlı. Ömür geçiyor, ömür şiir. Zaman akıyor, zaman zaman.

Olağan çıktığım ve olağan dışı indiğim tüm merdivenlerde ayaklarımdan, uykuya dalmadan önce ve uyanır uyanmaz yere paralel bedenimden, bir soruya yanıt aramak için aldığım ve verdiğim her nefesten, bir kitabı ilk kez açtığım ve son kez kapattığım anlarda gözlerimden, her hatırladığımda ve her unuttuğumda ruhumdan, her güldüğümde ve her ağladığımda kelimelerimden rol çaldım.

Çöller aşmadım. Dağlar devirmedim. Yedim, içtim, gezdim, anlattım, dinledim, sustum. Hızlandıkça azaldım. Yavaşlamak istedim. Durdum. Bu da güzel.

"Bütün duyguları anlatmaya yetecek kadar kelime yoktur. Gerek de yoktur…" (Cengiz Aytmatov)

2 yorum: