Kısa tutacağımı umduğum bir kitap yazısı ile yine ben! Nasılsınız, ne var ne yok, nasıl gidiyor ey ahali? Sıcaklar bunaltıyor mu? 'Hep bu nem' dediğinizi duyar gibiyim, hahahaa. :)
Efem, ilk defa Amin Maalouf amcamızın bir kitabını okudum. Sonra da gittim kafamı duvara vurdum neden daha önce okumamışım diye. Öyle de güzel, tatlı yazıyormuş adam. Haberiniz olsun.
Yazımızın konusu olan Semerkant isimli kitabında Maalouf, taaa Ömer Hayyam zamanından başlayıp Titanic'in batmasıyla son bulan (ne alaka değil mi) bir kurgu çıkarmış ortaya, Ömer Hayyam'ın Rubaiyat'ı üzerine inşa edilmiş bir kurgu. Dört bölümden oluşan kitapta özellikle ilk iki bölüm benim gibi tarihi kurgu sevenlerin çok hoşuna gidecektir. Bu iki bölümde genel olarak Ömer Hayyam'ın Hasan Sabbah ve Nizamülmülk ile olan ilişkisi yansıtılmış. Eğer biraz önce dediğim gibi bir tarihi kurgu tutkunuysanız sizin de aklınıza tıpkı bende olduğu gibi Wladimir Bartol'un Fedailerin Kalesi: Alamut kitabı gelmiştir. Yani Semerkant'ı beğenen onu da mutlaka beğenecektir bence, tam tersi de doğru olabilir nitelikte.
Sonraki iki bölüm daha siyasi konular anlatılmış kitapta. İran'ın bağımsızlık ve mücadele dönemleri vs. Ben, kendi adıma siyasetten falan pek hoşlanan birisi olmadığımdan ilk iki bölüme kıyasla epey sıkıcı buldum bu son iki bölümü. Ama kurgunun bütünlüğü açısından buralardaki bazı detaylar da önemliydi.
Sonuç itibariyle gerçekten çok beğendiğim bir kitap daha okumuş oldum. Öyle ki Amin Maalouf'un diğer kitaplarını da okuma isteği ile dolmuş vaziyetteyim.
Nispeten kısa tutmaya çalıştığım bu yazımı da kitaptan bir alıntı ile noktalamak istiyorum. Bir sonraki buluşmamıza dek hoşça ve de dostça kalmanız dileğiyle...
Zamanın iki yüzü var diye düşünmekten kendini alamadı. Zamanin iki yüzü, iki boyutu var. Uzunlugu güneşe, genişliği tutkulara uyarlanmış.
Hem Maalouf'u hem Bartol'u okudum.Nedenini bilemediğim bi baskı isminden midir Hasan Sabbah bir numaralı adamımdır.Keskin zekice.Tabii ben önceden toplumsal bakarak kızıyordum kendimce ama hakkını da vermek gerekiyor o kötülüğün.Adi bir kötü degildir.Zeki olan şık fikri olan adamsır Hasan Sabbah..Lisedeyken öldügüm de tanışacağım isimler vardı.Mevlana ,Sıgmund,Nietzche,Fuzuli ,Nefi,Sabahattin Ali veee Sait Faik.Bunlar için cennet lazımdı.Ben Hasan Sabbah ile de tanışmak istiyorum aklımda da biraz cehennemvari görüntüler var.Bilmem ne olacak son ! Belki haber ederim :)) Kitap tanıtımında kullanılan kelime adedine vurunca olayı daha uzun bir yorum oldu farkındayım stop. Ey Kelime Talipleri ,okuyunuz.
YanıtlaSilBence cennete giren insanın isteği de kabul olur orda, orta bi yerde buluşulabilir. Hatta belki vesile olursun, o da cennete girer. :)
SilBen orjinalini de okudum. Fakat Türkçesi kadar iyi değil. Çevirmen Esin Talu olağanüstü bir çaba göstermiş. Bence başarı Türkçe sürümünde çevirmenindir.
YanıtlaSil