18 Ağustos 2012 Cumartesi

Kafamda Bir Curcuna

Hayat, benim gözümde mücadele etme sanatı. Daha ötesi de var tabii elbet ama en temelde bu. En büyük mücadele ise kendimizle. Kafamızın içindeki sonsuz dünyada neler neler canlandırmıyoruz ki?

Mutluluk diye bir şey var. Nedir harbi? Kimdir yani mutlu? Nasıl olunur, neden olunur, varsa nasıl farkına varılır? İnsan, hayatındaki herhangi bir gelişmede 'lan gerçek mutluluk buys ben bu zamana kadar kendimi kandırmışım' diyemez mi? Bence bal gibi de der. İyi ki de der ayrıca. Biraz şaşkınlık iyidir, tıpkı biraz deliliğin şart olduğu gibi. Evet evet, biraz delilik kesinlikle şart!

Ne kadar sıkıntılı bir insanım ben ya? Bu yazıyı bayramla ilgili bir şeyler karalamak için yazacaktım ama yazdıklarıma bak. Hayır yani bir de arkadan Barış Manço gaz veriyor Arkadaşım Eşek diye.

Neyse, madem boş boş bir yazı olacak bari Trabzon'a gelirken uçakta tanık olduğum bir anekdot ile bitireyim. :)

Efem, Atatürk Havalimanı'nda uçağa bindik. Millet yerleşme telaşı içinde falan... İki dakika sonra arkamda iki tane hanımefendi konuşuyor. Muhabbetin en can alıcı noktalarından birisinde şöyle bir soru geldi: 'Eee, sen nere gidiysun?'. Cevap afallatıcıydı: 'Tirabzon'a.'!

Lan?! Nasıl ya?! Hahaa, vay arkadaş dedim harbi harbi yine memlekete dönüyorum. Yanlış uçağa binmiş olma ihtimali yok. :)

Böyleyken böyle işte. Bir haftadır soğuktan da donuyorum zaten. Sırf inadımdan da uzun kollu bir şey giymiyorum. Zaten hafiften üşütük bir insanım, daha beter olmasam bari (bunları bi yerde daha yazdım sanki ben?!).

Yağmur kokulu memleketimden saygı ve sevgilerle, en güzelinden bir bayram geçirmeniz dileğiyle...
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder