16 Ekim 2012 Salı

Düşünüyorum O Halde Durun

Elin adamı uzaydan atlasın, bizimkiler buralarda geyiğini yapsın. Bu kafalarla da en fazla bunu yaparız zaten. Şikayetçiyim.

Karnım açken çok geveze olurum ve şu anda karnım aç. Gel gör ki konuşacak kimse yok. Zaten benim de yatmam lazım. Rüyamda konuşurum artık.

Müzik, hayatın en anlamlı buluşu olabilir. Çok ciddiyim.

Son üç hafta içerisinde üç tane Stanley Kubrick filmi izledim: The Shining, A Clockwork Orange, Full Metal Jacket. Sanırım gittikçe psikopata bağlıyorum.

Kararsız kalmaktan hiç hazzetmiyorum, yapılması gerekenleri sıraya koymaya çalışırken devreleri yakmaktan da.

Karanlığı seviyorum. Şu an istesem ışığı yakıp oturabilirdim oysa. Gece güzeldir.

Bu yazıyı niye yazdığımı bilmiyorum.

Yanlış anlaşılmaktansa hiç anlaşılmamayı tercih ediyorum, yalnız kalacaksam öyle kalayım.

Özümde çok neşeli bir insan olduğumu düşünüyorum ama canım isterse öyle davranıyorum. Potansiyel olarak kendimi harcıyor olabilir miyim?

Zaman çok ilginç bir kavram ve bence kesinlikle sabit değil. Yani en sevdiğim işi yaptığımda geçen bir saatle en geçmeyen bir saat kesinlikle eşit uzunlukta değil. Biri bana bunun doğru olduğunu bilimsel olarak açıklasın lütfen, şu an araştırmaya üşeniyorum.

Bazen 'şu anda çok yüksek bir yerde bulsam kendimi bir anda acaba kalpten gider miyim, yoksa bir şey düşünebilir miyim' gibi uçuk kaçık hayallere dalıyorum.

'Sonsuz'u kavram olarak aklım almıyor. Alabilen varsa çok pis kıskanırım, benden uzak dursun.

Can sıkıntısının bir lüks olduğuna inanıyorum. Bu durumda bana göre birçok insan lüks içerisinde yaşıyor, evet.

Bu yazıyı neden yazdığımı hala bilmiyorum.

Yapmak istediklerimi yapamıyorum ama yapmak istemediklerimi yapıyorum. Çok malım.

Piyano çalabilmeyi hala çok istiyorum. Çalamasam da çalabilen bir arkadaşım olsun istiyorum artık. Nerdesin be vicdansız?!

Uyumak bir ihtiyaç olabilir ama bence çoğu zaman da kaçışın ta kendisi. Çok zayıfız. Sınırlarımızı bilmiyoruz. Zaten beynin ve işleyişinin tam olarak çözülebileceğine de inanmıyorum.

Uykum geldi, ben kaçıyorum. Ama siz uyuyun. İyi uyuyun.

9 yorum:

  1. Naptın sen ya kendine, 3 Kubrick,3 haftada hem de! biri de otomatik portakal üstelik. Sebebi belli yazının :p
    piyanoyu da unut, -muhtemelen- 25 yıldır eli tuşa değmemiş ademin piyano çalabilmesi en azından dinlenecek kadar iyi çalabilmesi namümkündür efem:p

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şirinler'i görme olasılığın sıfır senin Narda. Hiç uslu olmuyorsun çünkü. Hep bi ayarlar hep bi ayarlar... :)))

      Neyse ki o ihtimale karşı çalabilen birisi demişim. :)

      Sil
  2. Her satırında beni anlatan insanlar hep korkutucu. Nasıl oldu bu, piyanoya kadar bile nasıl aynı oldu, her cümlesi. Neyse.
    Bu arada tamda Edip Cansever'den bir şiir okumuş ve şu soldaki fotoğrafın daha büyüğünü biraz incelemişken sekmeyi kapattığımda burada da aynını görmek iyi bir tesadüf oldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Korkutucu mu? Kendinden kaçma bu kadar ya, eninde sonunda elinde olan o yani. :)

      Sil
  3. Beyefendi,şirinler de noel papa da puf, balon. Yazık ,daha büyüyememiş bu :p

    ben böyleyim, (la la la) izleyici velinimet deyip susacaksın :p

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Halbuki bence etrafımız Gargamel'lerle çevrili ama madem velinimetsin, susuyorum. :)

      Sil
  4. büyük sözü dinle böyle,aferim :p

    not: ben gargamele hiç benzemem,ne ruhen ne fiziken :)

    YanıtlaSil
  5. her yazıda kendimden bişey bulmak alışkanlık oldu artık... ama çok güzel yazmışsın abim, sen hep açken yaz :))ve evet bence de can sıkıntısı, lükstür... ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında Açlık diye bir kitap yazacaktım ama Knut Hamsun benden evvel davranmış. Bari Açlık Oyunları yazayım dedim, meğersem onu da yazmışlar. Ben de ancak bunu yazdım bebişim. Descartes amcama saygılarla... :)

      Sil