1 Temmuz 2013 Pazartesi

Sezai Karakoç - Gün Doğmadan

Gün Doğmadan (neler doğar diye aklından geçiren güzel insanlara selam olsun), Sezai Karakoç'un 1951-1982 yılları arasında yazmış olduğu tüm şiirlerin mümkün olduğunca kronolojik sıra gözetilerek bir araya getirilmiş baskısı. Diriliş Yayınları tarafından basılmış. On iki kitaptan (kitabın dediği şekliyle on iki sağnaktan) oluşuyor Gün Doğmadan. Bunlar:
  1. Monna Rosa
  2. Şahdamar
  3. Körfez
  4. Sesler
  5. Hızırla Kırk Saat
  6. Taha'nın Kitabı
  7. Gül Muştusu
  8. Zamana Adanmış Sözler
  9. Çeşmeler
  10. Ayinler
  11. Leylâ ile Mecnun
  12. Ateş Dansı
Sezai Karakoç'u zaten bilen bilir, derin bir insandır. Hadi bana inanmıyorsunuz, Cemal Süreya'ya da mı inanmayacaksınız? Dolayısıyla okuduğum şiirlerin ne kadarının ne kadarını anladın diye sorarsanız çok azının birazını diyebilirim. Ömür boyunca okumaya devam etmem durumunda belki aşama kaydedebilirim. Sözün kısası bana biraz ağır gelmiş olabilir.

Bu on iki sağnaktan özellikle ikisi, Hızırla Kırk Saat ve Leylâ ile Mecnun çok ama çok hoşuma gitti. En azından bu ikisinin ben edebiyatı ve şiiri seviyorum diyen herkesçe okunması lazım diye düşünüyorum. Aşmış bir birikim var, gerçi tüm şiirlerde var muhakkak ki ben hepsini anlayamadım.

Anlamamamın sebeplerinden birisi sanırım Sezai Karakoç'un noktalama işaretlerini şiirinden atması, bunlara ihtiyaç yok demesi. Hal böyle olunca çoğu zaman iki üç satır öncesine dönüp doğru vurguyla okumak istedim. Bu beni biraz yormuş da olabilir, bilmiyorum. Alışkın olmayınca çarptı herhalde biraz.

Şiir seviyorsan Gün Doğmadan'a da bir göz atmak isteyebilirsin diyen Kovuk blogunun sahibi Larus Cachinnans'a da teşekkürlerimi iletiyorum buradan tekrar. Dönüp tekrar tekrar okuyacağım bir kitabım daha oldu sayesinde.

Lafı fazla uzatmadan işaretlediğim yerlerden birkaçını yazıp, ardından bunları okusanız ne güzel olur dediğim birkaç şiirin ismini verip huzurlarınızdan ayrılacağım. Şiir okuyun efem, hoşça kalın.
  • Sen merhamet sen rüzgar sen tiril tiril kadın
    Sen bir mahşer içinde en aziz yalnızlığı yaşadın. (Şehrazat)
  • Sen bana yeni yılsın her dakika
    Her dakika bir yaşıma daha giriyorum (İnci Dakikaları)
  • En çok şaştığım insanların geçmiş vakti kazarak çıkartmaları yer altından (Sesler - 4)
  • Anne gitti ve evler döndü yazlık otellere
    Anne gitti ve sular buruştu testilerde
    Artık çamaşırlar yıkansa da hep kirlidir
    Herkes salonda toplansa da kimse evde değildir (Taha'nın Kitabı'ndan)
  • Görüntü görüntüyü, ses sesi yer
    Aşk dedikleri işte böyle bir yer
    Herkes gibi olmak, olmayacak bir şey
    Herkes gibi olmak, olmamak gibi bir şey (Leylâ ile Mecnun - Karabasan)
  • Ruh hürdür vücut esir
    Ruh baldır beden zehir
    Ruh hürdür Tanrı aşkıyla
    Bağlı değil yer ve zaman kaydıyla (Leylâ ile Mecnun - Leylâ Köşesi)
Bunları okusanız ne güzel olur dediklerim:

9 yorum:

  1. Selam'ı hak etim gerçekten:)
    ben de bugün Yitik Cennet'e başladım.
    Sezai Karakoç'a Allah uzun ömür versin demek istiyorum çünkü geç başladım onu tanımaya.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yitik Cennet demek, ben de okumak istiyorum onu ama yakın bir tarihte başlayamam sanırım. İyi okumalar, bir yazısı da olursa ne güzel olur bitince. :)

      Sil
  2. Hadi Monna Rosa 'yı bir daha oku da sohbet edelim. Sonra sorayım sana '' Monna Rosa modern mesnevi midir'' diye..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hımm, o benim için çok iddialı bir konu olur. Yine okuyayım ben ama ı ıh, kendimi o konuda konuşabilecek kadar yetkin hissetmem için önce Mesnevi'yi de baştan sona ağır ağır okumam lazım.

      Sil
  3. Leyla ile Mecnun'u da düşün..Beşeri aşktan ilahi aşka gidiş yolunu. Bir zamanlar şöyle cümle okumuştum. '' Allah'ın mahlukatına aşık olmadan zatına aşık olunmaz ''diye. Karakoç bu cümlenin teorikten pratiğe geçiş evresi gibi zannımca..

    Acemice olan yetkin olduğun günü bekleriz o halde..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel laf, gerçekten.

      Bekleyelim bekleyelim, daha bir şey bildiğim yok. :)

      Sil
  4. işaretlediğiniz
    yerde anneyle ilgili bir şeyler görünce aklıma geldi. sezai karakoç'un
    balkon şiiri üzerine bir çözümleme okumuştum çok güzeldi; karakoç'un
    anne ve çocuk ikilisine özel bir önem verdiğinden bahsediyordu.
    gerçekten de onun anneleri daha bir anne gibi gerçekten..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 'onun anneleridaha bir anne gibi gerçekten' dediniz ve tebriğe hak kazandınız. :)

      Sil
    2. teşekkür ederim ;)

      Sil