6 Kasım 2013 Çarşamba

Gustave Flaubert - Madame Bovary

On dokuzuncu yüzyılın ortalarında, Fransa'da geçen ve el emeği göz nuru bir çalışmanın ürünü olan bu güzide eserle yine karşınızdayım. Açılış cümlelerim konusunda biraz çalışmam lazım, bu ne böyle? Üç paragrafta anlatacaktım ben bunları.

Neyse efendim... Kitap, adından da anlaşılacağı üzere Madame Bovary'nin yaşamını anlatıyor bize, Charles Bovary ile evliliğini ve gizli ilişkilerini. Yazıldığı dönemde bu şekilde ilişkiler anlattığı ve ahlaka aykırı olduğu gerekçesiyle ağır eleştiriler aldığı, hatta yasaklandığı da olmuş. İlk basım tarhinin 1856 olduğunu düşünürsek güzel ülkemizin de son olaylar ışığında Fransa'nın o zamanlarına nihayet yetiştiğini söyleyebiliriz. Biraz ağır mı konuştum ne?

Elimdeki baskı 1985 yılında Bilge Yayıncılık ve E Yayınları ortak basımı olup, çevirmeni de üstat Nesrin Altınova. Kitabın ön sayfalarında kitaptaki karakterlerin kim olduğu hakkında ufak açıklamalar ve kitaba dair önsöz niteliğinde bir sayfalık minik bir yazı var. Bu sayfalarda parantez içlerinde isimlerin okunuşları da yazılmış. Sırf bu bile eski basımların daha kaliteli olduğunu hissettirdi bana. Ayrıca ciltli kitapları çok severim, bambaşka bir havaları var. Bu arada bu kitabı Sahaflar Çarşısı'ndan geçen yıl almıştım, ancak okuyabildim.

Yazının başında kitap için el emeği göz nuru dememin sebebi Flaubert'in kitabı yazmak için gösterdiği azim ve özen. Öyle ki onca edebi yaşamında (35 yıldı sanırım) üç tane büyük eser vermiş. Madame Bovary'yi de beş yıl gibi bir sürede yazmış. Bir işi yaptın mı hakkını vererek yapacaksın diyenlerdenmiş belli ki.

Gerçek hayattan bir kesit okumak isteyenlerin çok seveceği bir kitap olacaktır Madame Bovary, çünkü okurken bunun bir kurgu olduğunu düşünmüyor insan. Her ne kadar ben Emma'yı doymak bilmez ya da hep daha fazlasını isteyen biri olarak algıladığım için çok fazla sevemesem de bu kadar insan yanılıyor olamaz. Okuyun, son karar sizin olsun. Aman canım, bize ne, ağzımızın tadı kaçmasın diyenlerdenseniz de okuyun. Okuyun yani, adamı hasta etmeyin! Kitap bu! Adam emek vermiş!

Söz konusu okumak olunca gaza geliyorum. Daha da abartmadan gideyim en iyisi. Esen kalın efem.
 

18 yorum:

  1. keşke birz daha uzun olsaymış yazı , çok güzel gitmişti buraya kadar, neyse okuyalım efem , gerçi ben bu kitabı okudum ama o kadar uzun zman oldu ki , neredeyse 1856'ya kadar bile geri gitmek gerekebilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaa, ilk defa birisi keşke biraz daha uzun olsaymış dedi! Çok değişik bir hismiş. Teşekkür ederim ya, vay arkadaş. :))

      Sil
  2. Ciltlisini bulursam ben de okurum :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz arayın, bulamazsanız bendekini size gönderirim. :)

      Sil
    2. Sahaflarda vardır mutlaka..Yine de teşekkür ederim..Bulamazsam isterim sizden..:)

      Sil
  3. bloğunuzu çok beğendim takibe aldım siz de beni alırsanız sevinirim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, en kısa zamanda blogunuza bir ziyarette bulunmaya çalışacağım. :)

      Sil
  4. vaaaaavvv nihayet ülkemin yaşam yılını buldum 1856 belki birkaç yıl daha ileri gitmişizdir hani marmaray açıldı sonuçta :D ama pek de fazlası olamaz... kitap önemlidir... ama nedense şu klasikler bir türlü çekmiyor beni... modern romancıyım sanırım... tai yine de okumalıyız her gece 1 saat ne kaybederiz ki en azından...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :))

      Hiçbir şey kaybetmeyiz, ne kadar okursak o kadar kâr bence.

      Sil
  5. Daha yeni bu kitabı sahafta almak almamak arasında kalmıştım bütçe nedeniyle en son elimdeydi hem de 1960 basımı :) Sanırım seneye okumaya başlarım :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1960 basımı mı? :/ Vay arkadaş ya...

      Kıskandığımı çaktırmayacaktım ama patlarım falan sonra, başımıza iş almayalım. :) En kısa zamanda okuyabilmen dileğiyle diyeyim o zaman SeGe...

      Sil
  6. Bizim ülke olarak en iyi yaptığımız şey gerilemek zaten. Farkımızla övünmeden edemiyor insan:/
    Kitap mı diyorduk? Ben bu kitabı çocukken yani henüz çevirmen/Yayınevi önemini bilmezken alıp okumuş, berbat bir çeviriye rağmen keyif alabilmiştim. Balık hafızamda kitabın konusu değil bunlar kalmış ne yazık ki. Sahafları dolaşıp güzel bir çevirisini bulup okuma zamanımın geldiğini gördüm yorumunu okuyunca.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Epeyce ve önemli isimler tarafından çevrilmiş bu kitap hakikaten. Benim şansıma sevdiğim bir çevirmen olan Nesrin Altınova'lı hali çıktı karşıma. Ama İsmail Yergüz, Nurullah Ataç, Tahsin Yücel, Sabri Esat Siyavuşgil gibi isimler de çevirmiş. Seç beğen al olmuş resmen. :)

      Bizim ülke konusunda dediğine de üzülerek katılıyorum. :/

      Sil
  7. Görsel Yayınevinin kırmızı ciltlisini geçenlerde sahaftan almıştım. Henüz okumadım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuyunca bir de sizden dinleriz o zaman. :)

      Sil
  8. ‘’Asıl acınacak şey dedi; lüzumsuz bir ömrü sürüklemektir.’’

    ‘’Gerçekten de, gece, lamba yanıp rüzgâr camları sarsarken, bir kitap alıp ateş başına oturmaktan daha güzel bir şey var mıdır?’’

    Modern romanın temsilcilerinden olan Gustave Flaubert'in ''Madam Bovary'' adlı romanından en sevdiğim yirmi alıntıyı okumanız için sizinle de paylaşmayı isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/gustave-flaubert-madam-bovary-romanindan-20-sahane-alinti/

    Keyifli okumalar dilerim,
    edebiyatla ve sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil