7 Mayıs 2015 Perşembe

Ferhan Şensoy - Kazancı Yokuşu

YA NEDEN BÖYLE OLUYOR?!

Gülerim, eğlenirim diye elime bir Ferhan Şensoy kitabı alayım dedim. Çünkü neden? Çünkü kaybettiğim dehlizlerde (dehliz, evet) kendimi bulmaya çalışıyorum. Tünelin ucu(içiniz fesatsa çoktan tamamladınız bile cümleyi)nda bir ışık olduğunu görebiliyorum ama ardımdan tutup çeken onca şey var ki adım atamıyorum.

Mustafa, dur! Bu bir kitap yazısı. Efendim, kitap çok güzel. Mahallelinin ağzından yazılmış ve bir karakterden diğerine geçen kurgusuyla acayip hızlı okunabilen bir yapısı var. İnsan gülmüyor mu okurken? Tabii ki gülüyor. Ama ben biraz siyasi cahil bir insan olduğum için tarihte Kazancı Yokuşu'nun yeri ve önemine dair hiçbir bilgim olmadan aldım elime bu kitabı. Yani? Yanisi sonunda patladım. Çok fena patladım hem de. Neşelenirim ya, Ferhan Şensoy bu, boru mu diye başlamıştım. Bitirdiğimde bir iki adım da geri gittim. Artık nasıl bir finali var düşünün.

Tabii bunda harici etkenlerin de önemi büyük. Ne gibi mesela? Ben bu kitabı hastanede kontrolümün olduğu günlerden birinde (yani dün) bitirdim. Hahaa, işe bak, doktor ne diyecek acaba, o konu bu konu şu konu meseleler onlar bunlar şunlar bir sürü düşünce fikir falan filan feşmekan arasında kitap bi bitti, ben mal gibi kaldım. Kontrolden sonra dışarı çıktım (çıkarıldım), güneşin altında babamın rapor almasını bekliyorum. Bu arada evet, 6 Mayıs 2015'te İstanbul'da çok güzel bir hava vardı. Tarihe not düşülsün.

Neyse, ambulansın biri yanaştı. İçinden bir sedye indirilecek. Yaşlı bir teyzemiz var sedyede. Şimdi, soru: bir insan sedyede ise bu ne anlama gelir? Cevaplarınız sizde kalsın. Görevli arkadaşlar sedyeyi indirirken (kimseyi suçlamak, aşağılamak için söylemiyorum) sedyeyi düşürdüler. İçindeki teyze durur mu, o da düştü. Bakın, yazınca ne kadar basit oldu, değil mi? Offf, lan o sedyeyi neden düşürdünüz? Neden benim gözümün önünde düşürdünüz? Lan o kadını neden düşürdünüz? Niye daha dikkatli olmadınız lan, niye? Binlerce parçaya bölünmüş ruhumu neden daha çok parçaladınız? Ve Allah'ım, ben neden bir şey yapamaz konumdaydım? Bazı sınavların konusunda seninle uzun uzun konuşacağız, biliyorum. Ah ulan ya, neden daha dikkatli olmadınız? Çekmeyince bilinmiyor, ondan, değil mi? E, ben size nasıl anlatayım ki şimdi ha, nasıl anlatayım? Kelimeler sadece istedikleri anlamlara geliyorlar. Ya gelmedikleri? LAN NASIL ANLATAYIM?!

Özetle güzel insanlar, ben, bugün (de) edemediğim küfürlerin toplamı kadarım. Dün de öyleydim, bugün de öyleyim. Yarınlardan ne bekleyebilirim? Ben kimim? Burada ne işim var? Daha ne kadar maske takabilirim? Takmalı mıyım? Ve sen, hayat, hayatım, zor olmayınca sınav olmuyor diye mi böylesin? Hiçbir sınavda boş kağıt verecek cesarete sahip ol(a)madığım için mi böylesin? Öyle ol bakalım. Ben o çölü de geçeceğim.

6 yorum:

  1. Öyle iyi bir anlatım ki sizin serzenişinizden zevk mi alıyorum gibi bir handikapa kapılıverdim. Değil elbet ama dümdüz bir hayat bizlere ne iyi gelirdi. Ayrıca geçmiş olsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle güzel bir yorum ki sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Çok teşekkür ederim.

      Sil
  2. Öyle iyi bir anlatım ki sizin serzenişinizden zevk mi alıyorum gibi bir handikapa kapılıverdim. Değil elbet ama dümdüz bir hayat bizlere ne iyi gelirdi. Ayrıca geçmiş olsun

    YanıtlaSil
  3. hastanede beklerken öyle bir kitap okuma gafletine düşmüştüm ben de geçen yıl nisanda...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Efendim, öncelikle geçmiş olsun. Kader ortağı olduk diyeceğim yüksek müsaadenizle.

      Sil
  4. müsaade sizin beyefendi :)

    YanıtlaSil