Bir pazar günü daha hazır hiçbir şey yapmamışken bari bir yazı yazayım da bloguma ilgi ve şefkat göstermiş olayım dedim. Aaah ah, zor zanaat blog sahibi olmak azizim. Başlayalım bakalım...
Kayıp Sembol (The Lost Symbol), geçen yaz tatilinde okuduğum kitaplardan biriydi. Yaza bırakmıştım; çünkü Dan Brown'ın diğer kitaplarını düşünüp 'lan bunu da elimden bırakamam, dersler zaten ağırken başlamayayım' demiştim. Amma lakin ki pek de öyle olmadı. Ortalarına kadar iyiydi, ortaları süperdi ama bitmedi bir türlü arkadaş! Uzattı da uzattı. Sıkıntıdan bir yandan açtım Google'ı, öyle okudum. Bari dedim yazdığı eserleri falan inceleyeyim. Hala ve ısrarla favorim Melekler ve Şeytanlar. Üzgünüm Danciğim, bir yerden sonra adamın asabını bozdun yani, uzatmayacaktın o kadar. Ha, uzatmasaydın da benim gözümde yine Melekler ve Şeytanlar'dan iyi olmayacaktı bu kitap. Önyargılıyım sanırım, evet.
Şibumiiiiii, şimdiye dek okuduğum tek Trevanian kitabı. Ve sanırım en iyi kitabından başlamışım okumaya. O nasıl bir kitaptı öyle ya? Bunu da geçen yıl Sabiha Gökçen Havaalanı'nda okumuştum uçağımı beklerken (evet, gerçekten o kadar uzun süre bekledim!). Bir de Ramazan'dı, aç karnına daha bir çarptı sanırım. Ne olursa olsun; çünkü hakkını verdi. Süper bir karakter ve kurgu, bu kadar olur. Felsefe desen var, aksiyon desen var, entrika desen var arkadaş! Feleğim şaştı okurken. Sadece mağara bölümlerinde biraz sıkılmıştım okurken ama sonra düşündüm de yok be dedim, oralar da ayrı bir güzelmiş. Okuyun derim ben. Şimdi yazmaya devam ettikçe ağzımdan bir şeyler kaçıracağım, çok ayıp olacak.
Puslu Kıtalar Atlası... İsmi yeter! :) Tek oturuşta kendisini okutan kitap! Müthiş, acayip, fevkalade, fenaaa! Daha ilk cümlesiyle beni benden aldı. Şöyle ki: "Ulema, cühela ve ehli dubara; ehli namus, ehli işret ve erbab-ı livata rivayet ve ilan, hikayet ve beyan etmişlerdir ki kun-ı kâinattan 7079 yıl, İsa mesihten 1681 ve hicretten dahi 1092 yıl sonra, adına Konstantiniye derler tarrakası meşhur bir kent vardı." Bu nedir arkadaş? Kaç kere okudum bunu hatırlamıyorum bile! Ha, bir şey anladım mı? Pek sanmıyorum ama sonradan sonradan açıldım tabii. :) Bu kitap da bence kesinlikle okunması gereken kitaplardan birisi. Öyle ki İhsan Oktay Anar'ın diğer kitaplarını da bir an önce okumayı düşünüyorum. Büyük yetenek... Kitabın içindeki birçok cümle 'Facebook ve Twitter vb. ortamlarda paylaşılacak özlü söz' kıvamında. Ben de çok yaptığım için sorun yok. :)
Şimdi fark ettim ki bu yazının başına Kayıp Sembol'ü koymak pek akıllıca olmamış. Diğer iki kitap da havada karada döver bence. Di mi? Evet ya, hiç şansı yok.
Şimdi bunları yazınca da bir kez daha gaza geldim, acilen kitap okumam lazım!
Bu güzide yazımı yine Puslu Kıtalar Atlası'ndan bir alıntı ile bitirmek isterim: "Dünya bir düştür, ah evet dünya! Evet, dünya bir masaldır."
Mutlu kalın efem...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder