5 Aralık 2013 Perşembe

Şevket Süreyya Aydemir - Tek Adam

Elimden geldiğince düzgün yazmaya çalışacağım bu yazıya bir özeleştiri ile başlamak istiyorum. Bugüne kadar Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatını düzgün bir şekilde araştırıp okumamış olduğum için kendimden utanıyorum.

Şimdi başlayabilirim.

Tek Adam, toplam üç ciltten oluşan bir Atatürk biyografisi. Birinci cilt 1881-19 Mayıs 1919, ikinci cilt 1919-1922 ve üçüncü cilt de 1922-1938 tarihleri arasını kapsıyor. Bu ciltler için bana sorarsanız sırasıyla giriş, gelişme ve sonuç da diyebiliriz.

Yazının başındaki özeleştirim üzerinden birkaç kelam etmek istiyorum. Yoksa hiç bilmiyor değilim tabii ki, o kadar da değil. Fakat kabul etmemiz gerek ki ilköğretim, lise ve hatta (ne yazık ki) üniversitede dahi bize genel itibariyle sadece ikinci cildin kapsadığı ve bizim de Kurtuluş Savaşı olarak bildiğimiz dönem öğretiliyor, tabii öncesinde Çanakkale Savaşları sebebiyle de nispeten Birinci Dünya Savaşı. Bu kadarı yeterli mi demeden önce bu kadarı da düzgün öğretiliyor mu diye düşünmek lazım. Gerçi onun için de yine araştırıp öğrenmek lazım. Döngüler döngüler...

Atatürk hakkında bir kitap okumam lâzımdı artık. Ama hatıralardan oluşan derleme kitaplar daha sonrasının işiydi. İki yıldır Türk Tarih Kurumu'nun hem orijinal hem de sadeleştirilmiş metinle bastığı Nutuk'u da okumayı düşünüyordum. Fakat hâlâ bir eksiklik vardı. Ben baştan sona bilmek istiyordum. Bildiğimiz gibi Mustafa Kemal, nutkuna "19 Mayıs 1919 günü Samsun'a çıktım." diye başlıyor. O da olmadı hâliyle. Neden?

Bize okulda öğretilenlere göre 1881'de Mustafa diye biri doğuyor. Mahalle mektebi, askeri lise derken hoooop 19 Mayıs'ta Samsun'a çıkıyor. Ordan da Havza, Amasya, Erzurum, Sivas derken Ankara'ya geliyor. Canına tak ediyor ve Kurtuluş Savaşı ile düşmanları denize döküyor. Ardından da cumhuriyeti ilan ediyor. İnkılaplar vs. derken de 10 Kasım 1938'de ahirete intikal ediyor.

Bu özetin özeti hali tabii ama demek istediğimi anladınız sanırım. Bu adam 1881'de doğmuş. Samsun'aysa 19 Mayıs 1919'da çıkmış. Yani? Yanisi bu adam 38 yaşında! Arada yaşanan 38 yıl var. O 38 senede ne oldu, ne bitti, neler yaptı bu adam? Samsun'a nasıl çıktı? Tek başına bu yapılabilir mi? Arkadaşları, dostları, sevdikleri, sevmedikleri kimlerdir? Sevmiş mi, sevilmiş mi, dövüşmüş mü? Yahu 38 seneden bahsediyoruz. Ben şu anda 25 yaşındayım ve sorsanız hayatın tüm çilelerini çekmişim gibi anlatırım. Umarım ana noktayı düzgünce ifade edebilmişimdir.

Bu kitabı okuma nedenim buydu işte. Baştan başlayacak ve gerekirse gün gün, ay ay, yıl yıl anlatacak olan biteni. Kolay mı arkadaşlar, en temelde baktığınızda Kurtuluş Savaşı döneminde biz Dünya'yı aldık karşımıza? Daha doğrusu onlar çıktı karşımıza. Biz de haliyle def etmek durumunda kaldık. Böyle yazınca ne kadar kolay oluyor, değil mi? Neler yaşanmış halbuki, neler neler?..

Bugün ne yazık ki aşırı kutuplaşmış bir toplumuz. Atatürk'ü sevenden çok ona tapan var resmen. Hatta çıkıp Atatürk Makedonyalı deseniz dayak yersiniz. Yani anlatamıyorum ama bir isyanım var. Bu millet neden okumuyor? Günlük hayatta Atatürk'ü "onun da annesinin başı bağlıydı, nabeeer" diye liseli ergenin bile yapmadığı şekilde eleştirmeye çalışan var?! Tuhaf işler vesselam... Siyasi konulara girmek istemem, biraz cozuttum sanki de.

Kitaba dönersek... Bu kitabı herkes okusun (üçleme olarak yani). Her şey belgelerle açık seçik sunulmuş. Kaldı ki zaten Şevket Süreyya Aydemir de kendi görüşlerini ifade ederken o satırların kendi yorumu olduğunu belirtmiş. Ellerine sağlık kendisinin. Gerçekten çok büyük bir iş yapmış bu kitapları yazarak. Fırsatım olunca İsmet İnönü'yü ve Enver Paşa'yı anlattığı kitaplarını da okumak istiyorum.

Benim kendi kanaatim üzere kitapta olmayan ve olmayışını yadırgadığım tek konu İstiklâl Marsı'nın kabulü. Bence en azından bir paragrafla da olsa bahsi geçmeliydi kitapta. Onun dışında kitapta noksan aramak gibi bir niyetim yok. Arasam da kıt bilgimle bulamam zaten, ihtimal vermiyorum.

Sonuç olarak sevgili insancıklar; Mustafa olarak doğup Mustafa Kemal olan ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk olarak bu dünyadan göçüp giden Ulu Önder'in hayatını, ilkelerini, düşüncelerini, karakterini, iyi ve kötü hallerini öğrenmek; onu en yakınındakilerin ifadeleriyle tanımak ve böylece daha düzgün bir bilgiye sahip olmak için bu kitabı okuyun. Ondan sonra isteyen istediği şekilde eleştirsin. Tabii bunu derken eldeki verilerin kullanılacağını varsayıyorum.

En derin saygı ve hürmetlerimle, hoşça kalın efendim.

Not: Kış Okuma Etkinliği, Ulu Önder Atatürk'le ilgili bir kitap kategorisi, 25 puan.


8 yorum:

  1. kesinlikle okumayı düşünüyorum bu üçlüyü.Bunun üzerine bir de "Yaveri Atatürk'ü Anlatıyor"'u tavsiye ederim o da güzeldir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuyun mutlaka. Hem sizin hızınızdaki birinin bence okuması çok doğru olur. :)

      Kitabı not ettim. Yazıda bahsetmeyi unuttum aslında, güzel bir noktaya değindiniz. Çok fazla kaynak ve referans kitap ismi var kitapta. İnsanın hepsini okuyası geliyor.

      Sil
  2. "Tek Adam" serisini lise tarih öğretmenimiz girmiş olduğu her sınıfa okutmuştu. "Okuyun, okuyun bakın yazılıda bu kitaptan sorular soracağım." diye bize göz dağı vermişti. Yazılıda sordum mu? Hayır sormadı ama ne oldu hepimiz eşsiz bir seriye sahip olduk. Tüm sınıfça o zaman seriyi okumuştuk. Şimdi benim lise yıllarımda almış olduğum bu seri çocuklarıma kaldı. Tekrardan okumayı istiyorum.
    Mustafa, sen sindire sindire bu seriyi okudun. Tebrik ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah o yazılılar yüzünden zamanında ezberlediğim onca şeyin hiçbirisi yok şimdi aklımda. Yeni yeni uyanıyorum işin saçmalığına. :)

      Hocanızı takdir ediyorum. Tebriğiniz için de teşekkürler. Sindire sindire okudum gerçekten. Ben kendimden bu kadar sabırlı bir okuma süreci beklemiyordum açıkçası. :)

      Sil
  3. :D güzelmiş
    ben de okdum kitabı bitirmem 5 ılımı alıd :D

    YanıtlaSil
  4. Tarihe tek taraflı bakmamak konusunda ciddiyseniz silah arkadaşlarının hatıralarını da okuyun. Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy ve çok sert de olsa Rıza Nur gibi. Bunlar Terakkiperverci derseniz Halide Edip'in 1928'de sıcağı sıcağına yazdığı Turkish Ordeal var. Yabancılar ne diyordu acaba diye merak ederseniz Harold Armstrong'dan Bozkurt var. Tabii sansürsüz okumak isterseniz Gray Wolf.

    YanıtlaSil