Nihayet Kafka da okudum. Ama ne okumak...
Zor bir kitapmış Dava, öncelikle onu söylemem lazım. Kitabın tamamı sayfalar süren paragraflardan ve bunların içinde birbirine giren diyaloglardan oluşuyor. Kafkaesk bir kitap yani. Ne kadar zekiyim, değil mi?
Baş kahramanımız Josef K. bir sabah tutuklu olduğu haberiyle uyanır. Nedeni yok. Zaten kitap boyunca ne o ne de biz öğrenemeyeceğiz. Kitabı aslında bu tavrı çok net anlatıyor. Bir hayat yaşıyoruz. Çoğunlukla yaşadıklarımızın nedenini bilmiyoruz. Bulmaya çalışınca da başarılı olamıyoruz. Yaşıyoruz sadece, çoğunlukla.
Kitabın yorucu bir havası var, kafa karıştırıyor, bunaltıyor. Depresyona sokuyor diyeceğim ama biraz abartmış olurum diye demiyorum. Yalnız devlet işlerine mükemmel bir giydirme görevi de görmüş Dava. Bürokratik işler, birbirine karışmış ve işinizi kesinlikle sorunsuzca hallemedediğiniz devlet daireleri ve bu dairelerin çarpık yerleşim mekanları, insanı boğan atmosferleri, bunun işlenişi vs. derken çok derin bir kitap çıkmış ortaya.
Şimdi düşününce fark ediyorum ki Kafka çok erken göçmüş yahu, 41 yaşında. Yani biraz daha ömrü olsaymış kim bilir neler yapacakmış adam. Vay anasını...
İnsanın hayatta ne ile karşılaşırsa karşılaşsın zamanla her şeye alıştığı ve gündelik yaşamını ona göre devam ettirdiği gerçeği, kitabın en çarpıcı temalarından birisi bu arada bence. Düşünsenize bir an, yarın sabah kapınız çalınıyor ve iki adam tutuklusunuz diyerek hiçbir sebep göstermeden odanıza giriyor. Sonra aylar süren soruşturmalar, hiçbir bilgi elde edememeniz ve zamanla bunun hayatınızın bir parçası haline gelmesi... Nerden de aklına gelmiş böyle bir konu acaba. Büyük beyinler büyük düşünüyor gerçekten.
Kitabın çevirisini de övmeden geçmek istemem. Ahmet Cemal çevirisiyle (Can Yayınları) okudum ve çok beğendim. Kendisi de giriş bölümünde yazmış zaten ne kadar emek harcadığını, kesinlikle değmiş. Kendisine teşekkür ediyorum hepinizin huzurunda.
Kitabı okuduktan sonra baktım Orson Welles 1962'de filmini de çekmiş bu kitabın; Le procés. Durur muyum, izledim tabii hemen. Şimdi onun hakkında bir iki kelam edip gitme niyetindeyim.
Film siyah beyaz, çok şık, ışıklandırma mükemmel, müzikler dehşet, gerilim olması gerektiği yerde, bunalım her yerde. Özellikle mekanların dışındaki geniş açılı çekimler ve uzun sekanslar çok iyi. İç mekan çekimlerindeyse kafam karıştı bazen nasıl koparmadan böyle yönetilmiş oyuncular diye.
Tabii burda yönetmen Orson Welles'e hakkını vermek lazım. Kitap üzerinde hafif değişiklikler yapmış olsa da araştırdığım kadarıyla Dava üzerine en iyi yapım bu olarak gösteriliyor. Welles de en iyi filminin (filmleri arasındaki favorisinin) bu olduğunu söylemiş zaten. Ayrıca filmde 11 farklı seslendirme de yapmış Orson Welles. Hatta bunlardan birisi başrol oyuncumuz Anthony Perkins için yapılmış ve Perkins hangi cümlelerin sonradan dublajla eklendiğini anlamadığını itiraf etmiş. Zaten Orson Welles'in neredeyse her konuda yetenekli birisi olduğunu düşünürsek şaşırmadım.
Sonuç olarak kitabı okuduktan sonra bu filmi izlemek lazım bence. Okurken bazı mekanları, işleri hayal edemiyor ya da yanlış ediyor insan. Yani ben bu kitabı 2013'te okuyorum ama anlattığı tarihlerde yaşamadım. Ne kadar düzgün hayal edebilirim ki? Karakterleri belli bir şekle oturtabiliyor insan kafasında ama mekanlar her zaman tutmuyor tabii.
Böyleyken böyle... Dipnotumuzu da verelim. Yaz Okuma Etkinliği sondan bir önceki kitabımdı Dava; benden başka herkesin okuduğunu, bir tek benim eksik kaldığımı düşündüğüm kategorisinde. Güzel bir seçim yapmışım, kendimi takdir ettim. Fikir veren arkadaşlara da teşekkür ederim. Kaldı geriye Tutunamayanlar. Kitaba başlamaya cesaret edemiyorum resmen, çok saçma. Bakalım neler olacak.
Hepinize selamlar, sevgiler, saygılar... Hoşça kalın.
Kitabı severim ama filmi çok merak etmeme rağmen hala izleyemedim. Güzel yazı olmuş. Üslubunuz neşeli ve eğlenceli. Bu arada, Tutunamayanlar'a 4 yıl kadar önce ben de başlamıştım. Bitirmediğim ender kitaplardan biridir. Ama sorun kitaptan çok bendim. Yoğun çalıştığım bir dönemdi ve kitabı akşamları yorgun argın okumaya çalışıyordum. Kitapsa kesinlikle dinç bir kafa istiyor. Bu sene yeniden başlayıp, bu defa bitirmek istiyorum.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :)
SilTutunamayanlar çok ilginç bir kitap, içinde tüm edebi tarzlara ait örnekler var; şiir, tiyatro, deneme... Tek bir kitap içinde bunları kara mizahla götürüyor olması çok hoş gerçekten. Gerçi ben de henüz yarısını yeni bitirdim. Önümde çok zorlu bir bölüm var sanırım. Bir sonraki bölüm kaç sayfa sonra diye bir bakayım dedim, bakmaz olaydım. :) Sanırım önümde noktalama işareti barındırmayan yetmiş yedi sayfalık bir paragraf var. Bu akşam okumaya bi niyet edeceğim, hadi hayırlısı.
Kolay gelsin :) Ben galiba iyice kahve yüklenip okurum bu defa.
SilOkuyun okuyun, sonra yazarsınız. Sizin yazılarınızı okumak çok keyifli oluyor. :)
SilSize de kolay gelsin, iyi günler dilerim.
bende
YanıtlaSilbir 'çevirmen' algısı yarattığınızı söylemem lazım. bir kitap çevirmen
sayesinde daha güzel ya da daha kötü hale gelebilir miş aslında evet.
ben de ses ve öfke kitabının anca 21 sayfasını okuyabilmiştim. çok kopuk
kopuk gelmişti bana her şey. şimdi diyorum acaba başka bir çevirmenden
okusam nasıl olur.. bir deneyeceğim bakalım bu durumu, belki o zaman
okuyabilirim. aklımda kalan benim okuduğum çevirmenin intihar etmiş
olması, hatta çokta merak ediyorum ya neden intihar etmiş acaba. neyse..
bu arada bu a. perkins psycho daki kişi değil mi?? ya o filme nasıl da
cuk oturmuş bu adam öyle. tam bir psikopat. bu filmde nasıl acaba, merak
ettim izlerim inşallah
Çevirmen faktörü çok etkili, onun için epey üsteliyorum o konuda. Kitabın hakkını verebilmiş birisinden okumanın tadı bir başka oluyor. Bu arada o Perkins bu Perkins, evet. Film de haliyle boğucu biraz, Kafka sağ olsun.
Sil