12 Eylül 2013 Perşembe

Robert A. Heinlein - Yaban Diyarlardaki Yabancı

Sıkı bir bilim kurgu okuru olduğum söylenemez. Bu yıla kadar sanırım sadece Jules Verne kitapları okudum bu dalda ki onlar da ta yedinci, sekizinci sınıfta falan kaldı. Bu yıl en azından üç beş tane bilim kurgu kitabı okuyup bu türe de yakınlaşma planları yapıyordum. Bu plan dahilinde Cesur Yeni Dünya ve Otostopçunun Galaksi Rehberi'ni okumuştum geçen aylarda. Burda da şöyle bir sıkıntı var: kimilerine göre Otostopçunun Galaksi Rehberi bilim kurgu sayılmazken kimilerine göre sayılıyor falan filan. Beni ilgilendirmez uleeeyn! Ben saydım, oldu.

Şimdi, bu yıl bu kategorideki üçüncü kitabım Yaban Diyarlardaki Yabancı oldu. Aslında sorsanız üç beş ay öncesine kadar bu kitabın adını dahi duymamıştım. O kadar ilgisizdim gerçekten bilim kurguya. Gerçi okumak istediğim yazarları saysam şimdi korkunç bir liste çıkar ortaya. Onun için üstüme gelmezseniz iyi olur. :)

Yaban Diyarlardaki Yabancı, Michael Valentine Smith arkadaşımızın yerküredeki hayatını anlatıyor ki bu arkadaş aslen Marslı oluyor. E, o zaman Dünya'da ne işi var, otursaymış gezegeninde aşağı diyorsanız ... demeyin. Kendisi aslında en asil duygunun insanı(!) olabilir, kalp kırmamak lazım. Ayrıca ciddiye de alır, pek espri anlayışı olduğu söylenemez.

Biraz ciddi olursak, kitabın ilk yarısını çok sevmiş olmama rağmen yarıdan sonrasında biraz elimde süründü demem lazım. İlk yarısı yeni hayaller ve fikirlerden oluşurken, yarıdan sonrası artık oturmuş düzende fikirsel diyaloglardan ve yakınlaşmalardan(!) oluşuyor. İşin içine teoloji, o, bu, şu giriyor. Bunlar bu kadar detaya inmeseymiş, yani kitap 752 sayfa olacağına 450-500 sayfa olsaymış çok daha fazla severmişim gibime geldi.

Bu kitabı Heinlein 1961'de yayınlamış ilk. Bu açıdan bakarsak 60 kuşağını yaratan eser deniyor. Bence çok önemli bir yanıysa cesareti. Bundan elli yıl önce bu fikirlerle ortaya çıkıp bu denli cüretkar bir kitap yazmak kolay olmasa gerek.

Heinlein, 1988'de ölmüş. O zamana dek de kitap olduğundan hep daha az içerikle basılmış. Eserin ilk hali 220 bin civarında kelime içerirken içeriğinin istenmeyen detaylarından ve başka sebeplerden ötürü 150 bin civarına indirmesi istenmiş. O da ancak 160.087'ye kadar indirebilmiş. 1988'de kendisi ölünce yayın haklarının yenilenmesi sırasında editörlerce orijinal halinin çok daha güzel olduğuna kanaat getirilmiş ve o günden beridir bu şekliyle yayınlanıyormuş.

Kitabın en sevdiğim yanlarından birisi sürükleyiciliği oldu başlarda. Yalın bir dil (bir bilim kurgu kitabından beklemediğim bir özellik esasen) ve sonrasını merak ettiren bir içeriğe sahip olduğu için hızlıca bitiririm diye düşünmüştüm. Sonra biraz yavaşladım ama bu kitabın sürükleyici olmayışından değil, girdiği derin meselelerin ilgimi çok çekmemesinden oldu. Bu arada çevirisini de çok beğendiğimi belirtmem lazım. Kağan Çam'ı tebrik ediyorum.

Ehem, bu yazıyı buraya kadar okuyup da (kitabı okumuş olanlar için söylüyorum) groklamak ve su paylaşmak ifadelerini kullanmadığımı fark edenler olacaktır. Smith'in (Mars'tan Gelen Adam) olayı bu zaten gençler, onları anlamak için kitabı okumanız lazım. Şimdi ben burda kitabın sonunda ne olduğunu söylesem hoş olur mu? Bence olmaz. Linç edilirim alimallah.

Sonuç olarak bilim kurguyu robotlardan ibaret sanan beni ters köşeye yatıran güzel bir kitap okumuş oldum. Henüz hiç okumadım ama bence ben Asimov okusam daha çok severim. Onun da neresinden nasıl başlayacağımı bir türlü kestiremediğim için biraz daha zamanı var herhalde. Adam yememiş içmemiş, yazmış. Azim böyle bir şey işte.

Yukarılarda Heinlein'ın 1988'de öldüğünden bahsetmiştim, yani benim doğduğum yılda. Yaz Okuma Etkinliği'mizde böyle bir kategori var doğum veya ölüm yılı, sizin doğum yılınızla aynı olan bir yazardan bir eser okumanız lazım şeklinde. Yaban Diyarlardaki Yabancı'yı da bu kategori dahilinde okudum. Etkinlikten de kaldı iki kitabım. Önce Franz Kafka'dan Dava'yı, sonra da Oğuz Atay'dan Tutunamayanlar'ı okuyacağım inşallah. Güzeli sona saklama takıntısı olangillerdenim, evet.

Uzattıkça uzattım, bi susmadım gene. Gideyim ben en iyisi. Bence Heinlein yaşıyor olsaydı beni de Jüpiter'den Gelen Zevzek diye bir kitapta baş karakter yapardı. Hak ediyorum çünkü.

5 yorum:

  1. Bence uzata bilirsin. Seni okumak büyük keyif. Çok teşekkürler.
    Benim de etkinlik kapsamından iki kitabı kaldı. Suç ve Ceza ile Ejderha Dövmeli Kız. Dava'yı oğlum okumuştu. Çok zorlu bir kitap değilmiş. Onun yalancısıyım =)Tutunamayanlar hakkındaki düşüncelerini ise sabırsızlıkla bekliyorum. iyi okumalar diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İzin çıktığına göre bundan sonra kendimi durdurmayacağım, teşekkür ederim. :)

      Bence siz de Suç ve Ceza'yı sona ayırın. En sevdiğim kitaplarda ilk üçe girer. Dava'yı üç dört günde okuyup Tutunamayanlar'ı -becerebilirsem tabii- yaklaşık bir aya yayarak, hazmede hazmede okumak gibi bir planım var. Eğer övüldüğü kadar güzelse ya buraya Edip Cansever yazılarımdaki gibi bir destan yazarım ya da bir paragraf yazıp, saygıda kusur etmemek için çabucak çekilirim.

      Ben de sizin Suç ve Ceza hakkındaki yorumunuzu merakla bekleyeceğim. İyi okumalar. :)

      Sil
  2. Abi ben bu kitabı bulamıyorum hiçbir yerde bi yardımcı olur musun ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Epey bakındım ama ben de göremedim satışta olduğu bir yeri. Elimde pdf'i falan da yok. Öyle bir şey ki nadirkitap'ta bile baskısı yok. Bendekini de ev arkadaşıma vermiştim zamanında. Tekrar baskısı yapılır umarım. Umudunu kaybetme. ;)

      Sil
  3. İnşallah bulabilirim teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil