Ne yapsam, nereden başlasam da anlatsam, anlatmaya çalışsam? Kafamda onlarca isim, birbirine girmiş soyağaçları, mekan ve olay isimleri...
Orta Dünya ile alakalı olarak bugüne kadar sırasıyla Yüzüklerin Efendisi, Hurin'in Çocukları ve Hobbit'i okumuştum. Yüzüklerin Efendisi'ni okurken liseye gidiyordum. Hurin'in Çocukları'nı ise üniversite için gittiğim Çanakkale'deki ilk dönemimde ne yapsam da kafayı yemesem diyerek okumuş ve biraz olsun bu diyarlardan uzaklaşabilmiştim. Geçen yıl da Hobbit'i okumuştum hazır filmleri de geliyor, olaya hakim olmak lazım diye.
Silmarillion'u ise geçen yıl Hobbit'le beraber aldığım halde bekletiyordum. Bir kişi de çıkıp demez mi arkadaş oku bir an önce diye. Varsa yoksa çok isim var da, yok işte arkadaki rehbere bakmaktan kitap okunmuyor da bilmem ne. Yalnız adamlar haklıymış. :)
Şimdi bu kutsal kitap hakkında ki sanırım kendisine kutsal bir kitap sıfatı vermek çok da yanlış olmaz, yazılabilecek çok şey var. Ben de sırayla birkaç kelam edip gitme niyetindeyim. Bakalım artık, ne zaman biterse söyleyeceklerim.
Bugüne kadar okuduğum tüm Orta Dünya eserlerinde geçen olaylar Silmarillion'da çok çok az yer ediyor. Zaten onlar da kitabın son bölümündeki Üçüncü Çağ dönemini kısacık vermek için var orada belli ki. Silmarillion ise çok büyük bir kısmında adını almış olduğu silmarillerin tarihini anlatıyor: Quenta Silmarillion'u.
Kitabın başında Tolkien'in vakti zamanında bir yayıncıya Silmarillion'u yazma öyküsünü anlattığı bir mektubu var. Mektup dediysem de elli altmış sayfa var yani. Kitabı okuyacaklar bu mektubu en sona bırakmalı bence; çünkü içinde bütün kitabın özeti var. Gerçi kitapta aşırı sayıda isim olduğu için ilerleyen sayfalara dair pek risk oluşturmuyor, unutuyorsunuz çünkü. Kitabın sonunda ise soyağaçları, haritalar, kitaptaki isimlerin bir indeksi ve Tolkien'in oluşturmuş olduğu dil için okuma kılavuzu ile belli başlı kelimelerin ve köklerin anlamlarının olduğu ufak bir sözlük var. Zaten tüm bunlar kitabın 100 sayfasını falan ele geçirmiş durumda.
Şimdi burada oturup isimleri vererek yazmak ne kadar mantıklı bilmiyorum. Bakın mesela ilk aklıma gelen isimleri karışık yazıyorum ki kitapta üüühüüüüü, bir sürü var: Eru, Valar, Maia, Manwe, Melkor, Yavanna, Maia Melian, Varda, Fingolfin (reyiz ya, alemin kralı, cesur yürek), Finrod, Fingon, Turgon, Maedhros, Galadriel, Findulias (bahtsız ki ahhh ne bahtsız), Hurin, Turin Turambar, Huor, Tuor, Thingol, Gil-Galad, Glaurung, Finwe, Feanor... Yok ya, vazgeçtim, okuyanlara da yazık.
Ama kitabı okuyanların fark edeceği gibi büyük ihtimalle Tolkien'in tüm bu kitabı uğruna yazdığı karakterleri belirtmedim: Beren ile Luthien'i. Tüm evrenin en büyük aşk hikayesini oluşturan bu bölüm kitabın da en uzun kısımlarından birisi aynı zamanda. Şu kadarını söyleyeyim, Tolkien'le eşi Edith'in mezar taşlarında da bu isimler yazmakta. Bilmem anlatabildim mi?
Şimdi tabii Tolkien'i bu konuda biz insancıklar kınayabilirz bence, haksız da sayılmayız. Çünkü seviyeyi aşırı yükseltmiş. Sevdiğin için evren kurup destan yazmak nedir Eru aşkına? Biz ne yapalım şimdi? Nerelere gidelim?
Bu arada evet, kitabın girişindeki mektupta Tolkien, Silmarillion'u yazmasının temel nedenini de açıklıyor: ülkesine ait büyük bir destan ya da mitolojinin olmaması. Ondan sonra da dur ya nedir, iki dakikalık iş deyip yazıyor sanki mübarek. Adam evreni kuruyor, zamanı başlatıyor, güneş ve ayı bilmem ne kadar zaman sonra getiriyor, evrenin düzlüğü ve yuvarlaklığı üzerinden döngüsel felsefe yapıyor, farklı edebi türler kullanıyor, daha neler neler.
Yani kimisi çıkıp 'yyeaaa işte Tolkien de fantastik roman yazmış, edebi değer yok' falan dese ki diyen densizler var gördüğüm kadarıyla, Morgoth çarpar lan adamı. Ungoliant'ın kanına girer yine, mahvederler ortalığı. Adamlar Valinor'u mahvettiler, sizin gözünüzün yaşına bakarlar mı sanıyorsunuz?
Şunu da özellikle hatırlatmakta fayda var bence. Bizim kötü olarak bildiğimiz Sauron, Morgoth'un kulu ve köpeği yani, bilmeyenler bu şekilde düşünebilir. Şimdi Morgoth aslında Melkor ve Ea'ya gönderilmiş Ainur'dan, yani Valar'dan olmasına rağmen Valinor'da kalmayıp Orta Dünya'da yaşamayı seçen ve bu sebepler Arda'nın gerçek sahibi olan sempatik bir arkadaşımız (!) desem pek bir şey anlaşılmayacak, onun için o tarafa bu tarafa çeke çeke anlatmaya çalışıyorum iki saattir. Adam Valar'ın en güçlüsü, şakası yok. Hobi olarak da kötülük yapıyor.
Yazı uzadıkça uzuyor. Tüm kitabı burada anlatacak halim yok. Sadece Fingolfin reyize özel bir paragraf ayırmak istiyorum. Kendisi evrenin gelmiş geçmiş en bi cesur yüreği, en bi delikanlı Elf'idir. Öyle bir ordu toplayıp Sauron'un kapısına gidip çık dışarı lan, dövüşeceğiz demeye benzemez yaptığı iş. Adam, kapısına tek başına dayanıp Melkor'u düelloya davet ediyor, üstüne üstlük yedi yerinden de çiziyor Melkor'un karizmasını. Kendisini son ikametgahına taşıyan kartalların efendisi Thorondor'a da buradan selam ve saygılarımızı sunalım.
Son bir şey daha belirtip bitirmek istiyorum. Bu sayfanın bir yerlerine koymuş olmam gereken soyağacını (soyağaçlarını) incelerseniz göreceksiniz ki (Yüzüklerin Efendisi'ni en azından izlediğinizi varsayıyorum bu arada) Elrond, Galadriel'in damadı. Yani Galadriel, Arwen'in anneannesi. Elrond'un anne tarafıysa ta Beren ile Luthien'e dayanıyor. Bunlar çok ilginç şeyler. Ayrıca bu soyağacındaki her bir bireyin, tabii bazıları daha detaylı olmak üzere, kitapta bir şekilde tüm hayatına değinildiğini söylemem lazım.
Silmarillion'u okumayı düşünenler bence çok da beklemesinler. Gerçekten öyle abartılacak bir okuma zorluğu yok kitabın. Tüm bunların bir insanın kafasından çıktığını düşünün. Daha kitaplığımda Bitmemiş Öyküler var mesela nerden baksanız Silmarillion kadar hacimli. Okudukça her şeyin yerli yerine oturması süper gerçekten. Silmarillion'un kurgusu da çok iyi bu konuda.
Gideyim artık. Silmariller'in ışığı, Beren ile Luthien'in sevgisi sizinle olsun.
Öyle bir yorumlamışsın ki, kitap mı kafa karıştırıyor sen mi bilemedim. Her paragrafta " okumalıyım. Hadi yaa, hmm" demekten, post bittiğinde ne yazacağımı unuttum. Bir kitabı şöyle kısacık sürede, sağlam kafayla oturup okuyacak zaman bulduğum anda okuyacağım.
YanıtlaSilHadi ya, benden kaynaklanıyordur o. :)
SilBen kitabı beş günde okudum. Fakat fırsatı olan bence daha da yayarak en azından bir hafta sürdürmeli okumayı diye düşünüyorum. Çünkü zamanla oturuyor insanın kafasına her şey, ondan sonra kaldığın yerden devam ediyor gibi oluyorsun zaten. Diğer türlü ikide bir arkadaki isim rehberine bakmak gerekecektir diye düşünüyorum.
Ama tabii ki sen bana bakma, fırsatın olunca hemen oku. Çok güzel kitap. :) Benim kafa karıştırmamın sebebi yazacak çooook fazla şey olması ama hangi birini yazmam gerektiğini bilemememden kaynaklı. Okuyunca bana hak vereceğini düşünüyorum.
Geçen yaz, geniş geniş bir aya yayarak okumuştum ve ben de çok etkilenmiştim. Okurken bir yandan da iTunes'dan Silmarillon podcastleri dinlemiştim. Tek başıma okusam yakalayamayacağım Hristiyanlık, kutsal kitaplar vesaireden temellenen temaları yakalamamda yardımcı olmuştu.
YanıtlaSilKitabın okunulabilirliğinin, genel kanıdan çok daha yüksek olduğunu düşünüyorum ben de. Başlarken korkarak başlamıştım ama baktım ki gayet şiirsel, akıp giden bir metin var karşımda. Hatta yanılmıyorsam, ilk başlarda bütün Ainur'un, Ainulindale söylediği, Melkor'un harmoniyi bozduğu o ilk kısımlar çok etkileyiciydi ve okumayı geciktirdigim için üzülmüstüm. Karakter, yer isimlerinin fazlalığı sıkıntılı olsa da kimse bizi bunlardan sınava sokmayacağı için benim için sorun teşkil etmemişti. O ismi hatırlayamıyorsam, arkaya 3000.kere bakmaktan sıkılmamıştım hiç. (Arkadaki haritayı gözüm kapalı çizebilirim şuan, Türkiye haritasını bilmiyorum o kadar). Kesinlikle bir kere daha okurum bu kitabı önümüzdeki 5-10 sene içinde.
Aynı şekilde Bitmemiş Öyküler bende de bekliyor okunmayı, dahası Yüzüklerin Efendisi üçlemesi bekliyor kitaplıkta boynu bükük. Liseden beri okuma planım var, yüksek lisans bitiyor hala okumadım. 2014'te insallah.
Şu lafınızı direkt alıyorum: "Karakter, yer isimlerinin fazlalığı sıkıntılı olsa da kimse bizi bunlardan sınava sokmayacağı için benim için sorun teşkil etmemişti."
SilÇok doğru ve güzel söylemişsiniz. Benim aklıma hiç böyle ifade etmek gelmezdi. Süper!
Ben de Hobbit'in üçüncü filmi gelmeden önce Bitmemiş Öyküler'i bitirmeyi (!) düşünüyorum. En azından okumaya başlarım diye umuyorum.
Yüzüklerin Efendisi'ni de bir an önce okuyabilmeniz dileğiyle... :)
bu arada aragorn'un da arwen'in 3. dereceden kuzeni olduğunu bildirmekte fayda var =)) aslında kitapta karışan tek nokta yer isimleri.. çünkü noldor halkının kralları ve çocuklar hepsi dağılmış vaziyette.. ee thingol halkı var.. yeşil elfler var..herbirinin mevkisini harita isimleri ile anlattığı için bir isim çümbüşü oluyo.. onun dışında kişi isimleri bir iki kere soy ağacına bakınca akılda kalıyo.. ama yine de finwe soyuna bir kaç kere daha bakmak lazım tabi..
YanıtlaSilsırf beren ve luthien için okunur.. aragorn-arwen aşkı bile çok tırt kalır bunların yanında.. (spoiler -->) kız adamı melkorun elinden kurtardı be.. melkor diyorum.. aragorn, sauron'un eline düşse arwen kurtarabilir miydi sorarım size =))
Elrond ile Elros'un seçim farklılıklarından kaynaklanan ilginç bir üçüncü dereceden kuzen olma durumu var hakikaten. Noldor, Teleri vb. şeklinde Elf aileleri olduğu için arkaya bakma ihtiyacı duydum ben epey. Gerçi kitabın büyük kısmı Noldor ahalisini anlatıyor Feanor sağ olsun. :)
SilArwen'e dair kitapta hiçbir bilgi yok, buradan da Luthien'le kıyaslamanın bile abes olacağı ortada. Tolkien eşine Luthien deyip yazmıi kitabı, var mı zaten ötesi? :))
tolkien ve eşinin mezar taşlarında bile beren ve luthien yazıyo(muş) =)) bunun yanı sıra turin hikayesi de yabana atılmıyacak cinsten.. ama daha öncesinde "hurinin veletleri" kitabını okuduğum için fazla sarmadı ama ilk kez okuyacaklar onu da çok seveceklerdir..
Silkitabın geneli için zor ama belki bölümlerden birkaçı film yapılabilir ki yapılacak galiba.. peter jackson 2018 için warner bros.la anlaşmış.. bu da bizlere müjde olsun..
Bu yorum yazar tarafından silindi.
SilArkenstone'un silmaril olduğunu sanmıyorum; çünkü Orta Dünya'da kalan silmaril yerin bilmem kaç kat altında olması lazım. Cücelerin bile çıkaramayacağı bir mesafe. Zannetmiyorum yani. Gerçi teori olarak hoş fikir tabii. :)
Sil