Öncelikle, üçleme şu üç kitaptan oluşuyor:
- Esir Şehrin İnsanları
- Esir Şehrin Mahpusu
- Yol Ayrımı
Kemal Tahir, Esir Şehrin İnsanları'nda Kâmil Bey ve ailesini romanın merkezine alıp 1920-21 yıllarını anlatıyor. Zengin ve har vurup harman savurmuş bir noktadan aşağı yukarı yoksulluk sınırına bir anda inen Kâmil Bey'in yanındayız roman boyu ve hem Kâmil Bey'i tanıyoruz hem de dönemin siyasi arkaplanına ve çözümlemelerine tanık oluyoruz. İki bölümden oluşan bu birinci kitapta bölüm sonları çok etkili yazılmış. Hatta kitabı bitirdiğimde duvarlar üstüme üstüme geliyormuş gibi hissetmedim desem yalan olur.
Esir Şehrin Mahpusu da birinci kitabın kaldığı yerden devam ediyor. Bu kez her seferinde Kâmil Bey'in yanından değil de yer yer karşısından da olaylara tanıklık ediyoruz. Kitabın isminden anlaşılabileceği gibi bu kitap tamamen mahpusta geçiyor. Bu ikinci kitap neden bilmiyorum ama üçlemede benim en beğendiğim eser oldu. İlk yüz küsür sayfası, hatta yine ilk bölümü bitene kadar kitabı yarısı geçiyor ve sadece iki üç günlük bir süre anlatılıyor.
Bu ilk bölüm süresince aslında biz dönemin Osmanlı aydını ile halk arasındaki uçuruma şahit oluyoruz. Mahpusta bulunan ve halkın neredeyse her kesimini bize anlatan karakterlerle dolu ortalık. Uzun uzun konuşmalar, abartmalar, yalanlar dolanlar, bugüne kadar hiç duymadığım bir sürü argo kelime ve kavram vs. derken bol diyaloglu geçen bu birinci bölümün finalinde Kâmil Bey'imizin bir anlık patlamasıyla hem şok oluyoruz hem de derin bir nefes alıyoruz. Üçüncü bölüm finali olarak düşünürsek (ilk iki final birinci kitaptan) üçte üç yaparak kalp ritmimi artıran Kemal Tahir'in kalemine bir kez daha şapka çıkarıyorum.
İkinci kitabın ikinci bölümünde bu sefer daha uzunca geçen bir zaman diliminde nispeten daha sakin bir gidişat bizi izliyor. Bu bölümde kitabın arka kapağında da yazdığı gibi Kâmil Bey'in kendi karakterini yeniden işlemesine tanık oluyoruz ve beklenmedik bir finalle (en azından bana göre) kitabı bitiriyoruz.
Yol Ayrımı, yani serinin üçüncü ve son kitabı kaldığımız yerden değil, sekiz dokuz sene sonrasından başlıyor. Bu kitap hem ismi hem de karakterleriyle seriden ayrılmış gibi aslında. Çünkü serinin en uzun kitabı olmasına rağmen Kâmil Bey kitapta yok denecek kadar az yer alıyor. Bu kez Selim Nuri, Kadir, Murat, Ağaoğlu Ahmet Bey, Doktor Münir, Deli Celadettin Bey karakterleriyle yola devam ediyoruz daha çok.
Bu son kitap 1930lu yıllarda geçtiği için siyasi arkaplan çok daha önde aslında. Hatta arkaplan neredeyse karakterler oluyor bu sefer. Mustafa Kemal, Fehmi Bey, Cumhuriyet Halk Fırkası, Serbest Halk Fırkası temelinde geçen ve Atatürk'ün isteğiyle kurulan ilk muhalefet partisinin oluşturduğu etkiyi anlatan Yol Ayrımı'nda Atatürk'e nasıl desem, biraz diktatörlük cephesinden bakılıyor. Yanlış görmediysem bir ara Trt'de bu kitabın dizisi de oynamış ama hiç izlemediğim için orada nasıl işlendi hiç bilmiyorum.
İlk iki kitabın aksine Yol Ayrımı'nda bölüm sonları ve hatta kitabın sonu dahi o kadar çarpıcı gelmedi bana. Öyle sanıyorum ki son zamanlarda bu dönemle ilgili okuduğum kitap sayısının biraz çokça olmasıyla ilgisi var bunun. Tek Adam'ı ve Küçük Ağa'yı bu kadar yakın tarihlerde okumuş olmasam serinin en etkileneceğim kitabı bu olabilirdi. Amma lakin ki olmadı, olamadı.
Böyle böyle üçlemeyi ve etkinliği noktalamış oldum ben de sayın okur. Çok iyi oldu çok da güzel iyi oldu taam mı? Etkinliğin ilk yazısında paylaştığım çizelgemin son halini de paylaşayım da artistlik yapayım biraz. Siz de bu arada çatlay... şey yani, esen kalın diyecektim. Evet, ese kalın. :)
Süpersin Mustafa =) Valla helal olsun sana. Sen aslında bir üçleme değil, iki üçleme okudun. "Tek Adam"ın senin zaten üçleme. Ama nasıl bir üçleme. Ağır, çok ağır bir üçleme.
YanıtlaSilTekrardan tebrik ediyorum.
İnşallah bende bu akşam etkinliğimi tamamlamış olacağım. Darısı Bahar Etkinliğimize dileyim.
Çok teşekkür ederim. :)
SilAslında haklısınız. Tek Adam yerine mesela 300 sayfalık rahat okunacak bir kitap seçseydim en az iki hafta önce bitirmiş olurdum bence etkinliği. Ama olsun, bu şekliyle tam istediğim gibi oldu.
Dediğiniz gibi, darısı bahar etkinliğine artık. :)
Sıkıştın ama Tek Adam'ı okumak yanına kar kaldı.
SilBahar etkinliği için ben de yanıma kar kalsın diye Savaş ve Barış'ın Can Yayınları basımını okumak istiyorum. Hiç değilse birinci cildini okuyayım diyorum. Bakalım ne yapacağım. Belki önden bir hafif kitap okurum. Savaş ve Barış'ı yetiştiremezsem eğer onu saydırırım. Aklımız hileye de çalışıyormuş:))
Savaş ve Barış'ı benim de tam metin çevirisinden okumam lazım ama daha değil. İlerleyen senelerde ancak sıra gelir.
SilBahar etkinliğinde mümkün olduğunca kolay okunacak kitaplar seçmeyi düşünüyorum ben de hile hurda olarak. Kış etkinliği yordu beni çünkü. Ayrıca izlemek istediğim dizi ve filmler de çok birikti. Onları eritmem lazım artık.
Ben de bahar etkinliğinde daha hafif kitaplar seçmeyi düşünüyorum. Bakalım nasıl olacak.
SilBekleyelim, görelim.
Siltebrikler. güzel bir üçleme seçmişsiniz. bana göre serinin ilk kitabı en iyisi idi. bu arada sizi benim de bloguma beklerim :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Esir Şehrin İnsanları, isim olarak çok güzel. Seride ismi en güzel kitap bence o. Ama işte nedense bana ikincisi daha güzel geldi. O kadar da olur artık. :)
SilBu arada etkinliği neredeyse iki ay öncesinden bitirdiğiniz için asıl ben sizi tebrik ediyorum. Keşke her öğretmen sizin gibi olsa. :)
yine gülerek , gülümseyerek okuduğum bir yazı olmuş, Devlet Ana'yı ben de lisede okumuştum , yeniden okumam lazım , bir de bu seri eklensin bir de bütün kitaplarını ekleyelim mi , olur :)Bu arada bir çatırtı geldi ama valla benden değil
YanıtlaSil:) Şimdi o çatırtı bi kere kesinlikle sizden gelemez. O konuda anlaşalım. En az iki günde bir kitap bitirmeniz dolayısıyla olsa olsa benden gelir o. :)
SilHep böyle devam edersiniz inşallah, çok imreniyorum gerçekten. :)