İlk kez Emrah Serbes okudum. Çok beğendim. Henüz ergenliğe girmemiş ya da yeni girmiş dönemdeki erkek çocukların gözünden sekiz tane öykü var kitapta. Yaşlar yanlış hatırlamıyorsam sekiz ile on yedi on sekiz arasında değişiyordu.
Bu topraklarda doğup büyümüş bir nesli o kadar net ifade ediyor ki bu öyküler. O yüzden biraz tehlikeliler. Neden bu kadar aşikar etmiş ki her şeyi? Hepimiz sanki onları sadece ben yaşadım diye düşünmüyor muyduk? Hahhaaa, fena çuvallamışız, çuvallamışım. Yani kafamızdan geçen tüm o ihtimaller, olaylar olaylar. En çok vurulduğum yerse mahalle maçlarında kaleci olma muhabbeti. Ya yemin ediyorum oturup ağlayasım var şu an. Vay arkadaş... O değil de ben yirmili yaşlarımın çoğunu tükmetmişim. Farkında mıyım acaba?
Hayatın yükü bazılarımızın sırtına çok erken biniyor. İşin tuhaf tarafı hayat boyunca ezilen de yine hep onlar oluyor. Yani bu 'çıldırtan denge'ye aykırı değil mi? Temelde ben o insanların erken kaybedenler olduğunu düşünmüyorum ama gerçekten acayip bir saçmalık var ortada. Ne olduğunu anlayamıyorum. Ha, anlamam şart mı? Onu da bilmiyorum. Ne biliyorum? Açıkçası hiçbir halt bildiğim de yok. Halbuki sorsalar doğmuşum, yaşıyorum ve öleceğim. Ne diye? Bak, onu da bilmiyorum mesela. İlginç...
Erken Kaybedenler çocuk yaştaki erkeklerin gözünden bir kitap sıfatından çok daha fazlasını hak ediyor. Buna itiraz edecek olanlar ya kızlardır (vuuuhuuuuu, ayrımcılığa gel) ya da dayak yememiştir. Halbuki kaybetmenin acısını erkenden tatmış olmanın dayanılmaz da bir hafifliği vardır. Beklenti düşük başlar, bir sıfır geride göründüğün hayatta bir de bakmışsın penaltılarla galipsin. Lan valla diyorum, bu aralar ne konuştuğumdan haberim var ne de yazdığımdan. Gafam yandı gene.
Biraz da altı çizili yerlere bakalım. (Toparlayamadı...)
- Çünkü büyüdükçe arzularım küçüldü, şaşkınlıklarım küçüldü, beklentilerim küçüldü. Büyüdükçe öyle küçüldüm ki içimde taşacak bir şey kalmadı. (Anneannemin Son Ölümü)
- Eko yapacak bir uçurumun kenarına gidip 'Fuck you!' diye bağırmak istedim. Sıkıntılı anlarda kullanılan bir deyim, Amerikan İngilizcesinde 'canın cehenneme' demek. (Anneannemin Son Ölümü)
- "Bütün gün top peşinde miydin gene?"
"Hayır anne, kaleciyim ben. Top peşinde olmadım hiçbir zaman, hep topun karşısında oldum. Bu gerçeği kabul et artık!" (Korhan Ağbi'nin Kardeşi) - Herkesin bir şeylerden korktuğu üç kişilik bir çekirdek aileyiz işte. Soyadımız Korkmaz. Ben devlet olsam buna müsaade etmem. (Denizin Çağrısı)
- Söylemekten vazgeçtiğim şeyler söylediklerimden daha fazla. Çünkü insanları üzmek istemiyorum. (Denizin Çağrısı)
- Unutmanın acısı, ayrılığından acısından farklı. Ayrılık hüzne yatkın, unutmak kasvete. Yani birini er geç unutmaya mahkum olduğunu bilmenin kasvetinden bahsediyorum. Birini yavaş yavaş unuttuğunun bilincine vardığın anların sıkıntısından bahsediyorum. O kişinin parça parça silinip alakasız hatıraların arasına karışmasından bahsediyorum. Belki de neden bahsettiğimi bilmiyorum, sadece üzülüyorum, vasıfsız keder. (Denizin Çağrısı)
- Göz yaşartıcı gaz sıkmanıza gerek yok, arkadaşlar zaten yeterince duygusal insanlar. (Üst Kattaki Terörist)
- Kuşku ve endişeyle süzdük birbirimizi, telepati dışındaki bütün iletişim kanalları tıkanmış iki adamın, şaşkın ve çaresiz bakışları işte. (Alçakgönüllü Arzular)
- Vaktinde biri ülkemizdeki bütün kızları çok pis korkutmuş, hiçbirinde gerçeği söyleyecek cesaret bırakmamış. (Alçakgönüllü Arzular)
- Ne yazpıyoruz bu gezegende diye düşündüm, bütün bu saçmalıklar ve bütün bu acılar neden. (Alçakgönüllü Arzular)
- Herkeste aynı tutku var, birbirinin zihninde en karizmatik haliyle yer etmek. (Alçakgönüllü Arzular)
- Kamyoneti şık bir patinajla seri kaldırdım, köşeyi dönerken üç yaşlarındaki bir çocuğu eziyordum az daha. Annesi balkondan çığlık attı. Bu çocukları da yapıyorlar yapıyorlar sokağa bırakıyorlar, anlamıyorum. (Kimi Sevsem Çıkmazı)
- ve tabii ki bu
temiz yazıyor emrah serbes, sadece burada değil tüm eserlerinde öyle..
YanıtlaSilÇok kıymetli bir özellik gerçekten, diğer eserlerini de okuyacağım muhakkak.
Silşimdiye kadar hiç kitabını okumadım malesef :( bu yazından sonra merakım baya arttı...
YanıtlaSilMerak çok güzel bir duygudur, güzel olmuş bence. :)
SilAbi şu karakterli yazan yokmu yaaa
YanıtlaSil