10 Aralık 2011 Cumartesi

Bir Günün Daha Ardından

Bir gün daha geride kaldı.

Her zamanki gibi başlayan bir gündü, uyanarak. Okula git, derse gir, dersten çık, arkadaşlarla kantinde muhabbet et, eve gel... Burdan sonrası farklılaştı yalnız. Akşama büyük planlarımız vardı. Üniversitemizin müzik hocalarının müzik dinletisi vardı; "Aşk İle...".


Planlanan saatte olmamız gereken yerde olduğumuz halde içeriye giremedik. Neden? Keyfimizden değil herhalde, çok kalabalıktı ve yer kalmadı; o yüzden. Öyle büyük bir beklentiye de kapılmayın hemen. :)

Her neyse...

Biz de on kişi toplandık, Aheste'ye gittik. Üç saat lafladık orda. Fena mı oldu? Tabii ki haaayııır! Ama işte insan evden çıkarken müzik dinlemeye gidiyorum diye çıkıp da sonuç olarak tüm akşam bir kafede takılınca pek hoş olmuyor. Ama yine de on numara bir geceydi. Tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız lan! Tamaaaam, şımarmayın; akıllı olun.

Pekiii, bu gece ne öğrendik? Bu gece sayın seyirciler bir kez daha öğrendim ki insan yalnız! Aslında tam öyle de değil ama öyle işte (sanırım biraz önce tüm edebiyat tarihimizin en saçma cümlesini kurdum!). Ancak şu bir gerçek ki kişi eğer isterse milyon kişinin arasında dahi yalnız kalabilir. Ne yapmak lazım? Yalnız kalmamak lazım tabii ki. Seçim şansı varsa yalnız kalmak seçilmemeli. Arkadaşlar iyidir lan! Sonra ara ki bulasın. Ben de böyle yaptım bu gece. Tam aksi bir karar veriyordum ki lan dedim kendi kendime, saçmalama, otur aşağı. Hayat güzel, içilen kahve güzel, bakılan falın geyiği güzel... Daha ne olsun değil mi?

Kıssadan hissemiz Zeki Müren'den geliyor: "ömür dediğin şey küsecek kadar çok mu". Değil! Ne kendine küs, ne hayata küs, ne de bir başkasına küs. Elindekinin kıymetini bil. Ayağınız yorganına göre uzat. Bin bilsen de bir bilene danış (ne alakaysa artık).

Bitişi Candan Erçetin yapıyor:

Unutursun unutursun,
Zaman geçer avunursun.
İsyan etsen de derinden,
Hayat tutar ellerinden,
Bir gün gelir unutursun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder