8 Aralık 2011 Perşembe

Galiba

Hey giden! Ardına hiç dönüp bakmadan gidebilen!
Kalbinde zerre payım da mı yok? Neden?
Geri gelmeyen zamanım yitirilen.

Böyle diyor Sagopa Kajmer, Galiba parçasında. Bu adamın bunca sözü nasıl olup da yazabildiğini hiç anlamadım zaten. Eserlerinin çoğu için geçerli bu söylediğim. Nasıl bir kafa varsa adamda yazdıkça yazıyor arkadaş.

Yeni paragrafa başlamak için saatin 00:00 olmasını bekledim. Evet, artık 9 Aralık oldu. Ne değişti? Hiçbir şey... Yine Winamp açık, yine kafasına göre takılıyor. Ellerim yine klavye üzerinde gezinmeye devam ediyor, gözlerim sızlamaya başlıyor. 

Belli bir amacı olmaksızın bir şeyler yazmamalı demek ki insan. Genel olarak da bir işi yapmış olmak için yapmamak lazım diye düşünüyorum. Ama nedense düşündüğüm çoğu şeyi uygulayabilmekten uzağım. Halbuki uygulanmayan bilgi de ne işe yararsa ukalalıktan başka... 

Peki, başkalarına gayet kolaylıkla yapabilirsin dediğim şeyleri kendim yapmaya gelince neden duraklıyorum? Hani kolaydı? Hani yapılabilirdi? Şimdi ben iki yüzlü müyüm? Yoksa yüzsüz müyüm? Sanırım ikincisi daha uygun oldu. Çok yüzsüz bir insanım, evet. 

Allah'tan Winamp'a da kafana göre takıl dedik yani. O şarkıdan sonra Ajdar mı çalınır? Çk çk çk... Şaka tabii ki, Ajdar'ın ne işi var benim bilgisayarımda! :)) 

'Candan Erçetin - Neden'le devam ediyoruz. Bu da çok zor sorular soruyor gerçi. Zaten işin içinden çıkamamışım bir türlü, bir de sen vurma be! Ama haklı da bir yandan! 

Neden anlamaz insan yanındayken kıymetini?

Neden? Neden? Neden?..

Yeryüzünde konuşulmakta olan bütün dillerde sorulabilecek tek soru kalsa o da bu olurdu herhalde. Ne kazık bir sorudur: Neden? Kaldı ki çok fazla şeyi de anlatamıyoruz. Kendimizi ifade edemiyoruz. Belki de anlatamayacağımızı düşünüyoruz. Hem bana sorulacak olursa müzik de bunun için icat edilmiş olsa gerek. Victor Hugo'nun da dediği gibi müzik, kelimelere dökülemeyen ancak sessiz de kalamayacak olanları ifade eder. Ah ulan be, günün birinde ben de böyle bir söz edersem çok mutlu olacağım. :)

Şöyle bir bakınca gece gece yeterince saçmalamış olduğumu görüyorum. Bu yazıyı (ne alaka bilmiyorum ama) Orhan Veli'nin Ayrılış şiiriyle bitirmek istiyorum:

Bakakalırım giden geminin ardından;
Atamam kendimi denize, dünya güzel;
Serde erkeklik var, ağlayamam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder