15 Eylül 2012 Cumartesi

Firefly & Serenity


Hunharca harcanmış dizilerden olan Firefly geldi aklıma durup dururken. Durduk yere sinirlendim yine bak. Çk çk çk... Böylesine bir dizi bu şekilde harcanır mııaaağ?!

Bu zamana dek neden yazmadım bilmiyorum gerçi, izleyeli bir yıldan fazla oldu çünkü. Herhalde o zamanki gazımla yazsam argo edebiyatına deli bi külliyat kazandırırdım; sanki internette yeterince yokmuş gibi.

Ulan Fox, yapılır mıydı bu bize bee?! (Bu arada lisede lakabım Fox(tilki)'tu lan benim, lan?!) Sen git böyle bi dizinin sırasını bile karman çorman edip yayınla. Reva lan size milletten yediğiniz onca küfür, küfüre ne kadar karşı olduğumu da bilen bilir. Anlayın yani.

Ulan Joss Whedon'a yazık değil mi bir kere? Bu adamın elinden sakat iş çıkmış mı hiç? Hey Allah'ım yaaa! Allah'tan adam gitti Serenity'yi çekti de bir nebze olsun sakinleşti insancıklar. Bu arada bilmeyenler için söyleyelim ki Serenity, bir nevi Firefly'ın devamı ya da finali (!) olarak düşünülebilir.

Ama yeter mi? Yetmez! Sekiz dakikadır (evet, süre tuttum!) kötü kötü duygularla oturuyorum burda, günahı boynunuza valla.
 
Gitmeden önce son bir şey: Nathan Fillion deliliğim bu güzide diziden sonra başladı, evet. Adam çıksa yere tükürse izlerim artık. Sonra da "biz seni bunun için mi sevdik lan" diye artistliğimi de yaparım gerçi. Gerçi bence biz on numara anlaşırdık onunlar. Belli mi olur, belki birgün tanışırız. Hayal dünyam çok geniştir benim; herkese, her şeye yer var. :)

Serenity'me atlar, çeker giderim bu diyardan.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder