Varoluşçu psikoterapinin önde gelen isimlerinden birisi Rollo May. Varoluşçuluğu da sanırım kısaca bireyin her şeyden önce gelmesi olarak açıklayabiliriz. Yani evrenden tutun da aklınıza gelecek her bir şeyin var olabilmesinin ön koşulu birey. Toparlarsak evren var diye birey de var değil; birey var diye evren de var. Bilmem anlatabildim mi? Bence pek anlatamadım. Sağlık olsun.
Yaratıcılık ve cesaret, kitapta geçen iki temel kavram. Rollo May'in gerçekten uçsuz bucaksız araştırmalarının bir ürünü olduğu belli kitabın. Aforizma kaynıyor içi. Düşünün ki kitap 147 sayfa olduğu halde bitirmem dört günümü aldı. Vay ki vay...
Yaratıcı olmanın ne demek olduğu, sanatçı dediğimiz kişilerin nasıl yaratıcı oldukları, cesaretin tanımı ve çeşitleri derken gerçekten külliyat gibi bir içeriği var kitabın.
Yaratıcı olmayı 'karşılaşma' olarak isimlendirdiği bir şarta bağlıyor Rollo May. Yeni bir ürün, eser, fikir ortaya çıkarabilmek için konsantre bir şekilde bir 'karşılaşma' anının gerçekleşmesi gerekiyor diyor. Bu karşılaşmadan kastının ne olduğunu anlamak için kitabı okumak lazım ama ben çok kabaca bizim 'ilham' dediğimize benzer bir kavram olduğunu söyleyebilirim sanırım.
Tabii kitap yaratıcılığa geçip, onu irdelemeden önce cesareti ele alıyor ve çeşitlendiriyor. Fiziksel, moral, toplumsal ve yaratıcı cesaretten bahsediyor. Cesaretin gözüpeklikle karıştırılmaması gerektiğini söylüyor. Bu ifadeyi okuduğumda zaten evet dedim, çok doğru. Beynimin kullanmadığım kıvrımlarında yeni bir yer açıldı sanki. Kitabın aydınlatıcı bir boyutu olduğunu da söyleyebilirim yani.
Cesaret edip, karşılaşmayı da geçekleştirince yaratıcılık ortaya çıkmış oluyor bir nevi ve bu yaratma hissine de vecd diyor Rollo May. Vecd ile bir tutuyor. Çok iyi gerçekten. Bu kitabı okumak lazım, şimdi düşününce ne kadar sistematik ve düzgün yazmış olduğunu bir kez daha anladım.
Bu arada içerisinde imge, edim gibi terimsel epey kelime geçiyor kitabın. Okuyacak olanların bunu da göz önüne almaları lazım. Benim okumayı erteleme sebebim de buydu. O kadar teknik terimle yazılmış bir kitabı ne kadar anlarım ki diye okumamıştım. Nispeten iyi yapmışım bile diyebilirim. Ama bence yine de herkes okusun. En azından genel şablon rahatça anlaşılır sabredilirse. Aksi takdirde epey zor bir kitap da olabilir Yaratma Cesareti, bilginiz olsun.
Yazımı kitapta geçen ve hayatın acı gerçeklerine atıfta bulunan bir alıntıyla bitireceğim ama öncesinde bu kitabı da Yaz Okuma Etkinliği çerçevesinde 150 sayfadan az bir kitap okuma kategorisinde okuduğumu belirtmem lazım. Şimdi o alıntıyla yazımı bitirebilirim. Hoşça kalın.
Birbirimizi nasıl anlayacağımızı yaşlandıkça daha iyi öğreniyoruz. İnşallah daha gerçek ve içten sevmeyi de öğreniyoruzdur. Anlayış ve sevgi, sadece yaşla gelen bir bilgeliği gerektirir. Ama bilgeliğin gelişiminin en yüksek noktasında ortadan silineceğiz. Güzde sararan ağaçları göremeyeceğiz artık. Baharda zarafetle fışkıran kırları göremeyeceğiz. Her birimiz sadece yıldan yıla sararan bir anı oluşturacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder