Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi, öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o an...
7 Ocak 2014 Salı
Nazan Bekiroğlu - Şâir Nigâr Hanım
Orta Doğu ve Balkanlar'ın güzel insanları, selamlar. Nasılsınız? Bunu okuyorsanız hala yaşıyorsunuz, farkında mısınız?Ölün diye demedim ha, kıymetini bilin diye dedim. Aman diyeyim. :)
Bu kez karşınıza pek sevdiğim memleketlim Nazan Hoca'nın akademik bir (yanlış bilmiyorsam doktora konusu) biyografisi ile geliyorum. Hayatını incelediğimiz kişi ise edebiyatımızın ilk kadın şairi olan (daha doğrusu kendi ismiyle basılmış kitabı olan diyelim) Şâir Nigâr Hanım.
Öncelikle belirtmem lazım ki bu kitabı yakın bir tarihte okumayı düşünmüyordum. Ama etkinlik kapsamında bir biyografi okumamız gerekiyordu ve ben de Nazan Hoca'nın kitaplarının hepsini okumayı kafaya koyduğum için bu kitabı seçtim.
Kitap elimde biraz süründü diyebilirim. Hem akademik derecede detaylı hem de dilinin ağır olması sebebiyle biraz uzun sürdü bitirmem. Dürüst olmak gerekirse Nigâr Hanım'dan alınan şiir örneklerinin yüzde seksenini anlamadım. Çok merak ettiklerimi TDK'den baktım ama ı ıh, o da bir yere kadar yani. Dolayısıyla bu kitabı türün meraklılarına ve edebiyat (kitap demedim bakın) aşıklarına öneriyorum. Ha, derseniz ki genel kültür değil mi? Ben okuyup öğreneceğim, sana ne? Tamam derim, ne kızıyorsunuz? Sanki okumayın dedik. Evet.
Macar asıllı Nigâr Hanım. Babası Macar kökenli bir Osmanlı paşası ama şarklı yaşamını benimsemiş. Ancak biraz paşalığı biraz da garplı kökenleri sayesinde Nigâr Hanım dönemin kadınlarına göre eğitim olanağı vb. konularda sıkıntı yaşamamış. Aldığı piyano dersler olsun, yabancı diller olsun, tam donanımlı bir insan yani. Yabancı dil demişken, sekiz dil konuşabiliyormuş Nigâr Hanım. Özellikle Fransızcası mükemmelmiş. Sekiz dil, sekiz. Ben Türkçeyi hakkını verecek kadar bilmiyorum daha. Sekiz dil! Ne insanlar gelip geçiyor şu Dünya'dan arkadaş...
Kitabın sonunda Nigâr Hanım'a ve ailesine ait fotoğraflar var. En dikkat çekici özelliği hep genç göstermesi sanırım. Ellili yaşlarındaki fotoğrafları için bana sorsanız otuz falan derim, o derece.
Bu arada yine kitabın arkasında Nigâr Hanım'ın eski ve yeni alfabeyle imza örnekleri var. Bunlarda dikkatimi çeken Arap alfabeli olanda Nigâr yazarken 'g' sesinin 'kef' ile verilmesi. Benim bu tip konular çok ilgimi çeker. Mesela Mustafa'da 't' sesi de 'tı' ile veriliyor. Araştırmam lazım. Ayrıca yeni alfabe ile attığı imza (tabii bunu çoğunlukla Fransızca için kullanmış) 'Niguar' şeklinde. Bunlar birtakim ilgimi çeken detaylar oldu, paylaşmak istedim.
Kendimi Nigâr Hanım'ın yerine koyunca (sık sık kendimi kadın yerine koyarım zaten ben) fark ettim ki o dönemde böyle birisi olmak gerçekten zor. Bir yanıyla ara nesil oluyor Nigâr Hanım da ki bu, aslında pek bilinmemesinin en belli başlı sebeplerinden birisi. Döneminde ismi geçen diğer kadınlardan benim kulak aşinalığım olanlar sadece Fatma Aliye ve Halide Edip'ti. Halbuki bir sürüymüşler. Hiçbirisini bilmiyoruz. En azından isimlerini duymuş olmak lazımdı diye düşünüyorum.
Daha uzatmayayım, aç karnına çok geveze olurum. Etrafımdakileri intihara sürüklememek adına gidip bir şeyler yesem iyi olacak. Hoşça kalın, mutlu kalın.
Not: Kış Okuma Etkinliği, biyografi kategorisi, 25 puan.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
böyle bir kitabı da okudun ya, okurluğuna benden bir artı puan, helal :) ciddiyim bak. Ülkemizin sosyolojisiyle de alakalı bu insanlar ve dönemleri, aferim:)
YanıtlaSilHerhalde bu bloga yazdığın ilk övmeli mövmeli yorum bu. Çıktısını alıp duvara mı assam, ne yapsam? :))
SilTeşekkür ederim ya, cidden. Ne kadar farklı türden eser okuyabilirsem o kadar iyi, onun ben de farkındayım ama pek beceremiyor olabilirim.
yok yok ayn rand'dan sonra gözüme girdiydin zaten :) ben korkuyorum okumaya :)
YanıtlaSilBence okumalısın ama, hem de bir an önce. :)
Sil