25 Eylül 2012 Salı

Kürşat Başar - Sen olsaydın yapmazdın, biliyorum.

...bu dünya yabancıları sevmiyordu, bilim kurgu filmlerinde bile uzaydan gelenleri yok ediyorlardı...

Ben olsaydım ne yapardım? Hiç bilmiyorum. Zor bir soru olabilirdi o şartlar altında galiba sanırsam herhal.

Evvvet, Orta Doğu ve Balkanlar'ın en süpersonik insanları, bir yazı ile daha karşınızdayım.

İşten çıktım saat altı gibi, eve geldim. Dedim bir şeyler okuyayım. Sonra gittim, gözüme ince bir kitap kestirdim. Okumaya başladım. Sonra bir baktım ki kitap bitmiş! Aman Allah'ımmm! Zaman ne ara geçti hiç anlamadım.

...televizyon hep açık, bu tuhaf kutuyu biz yalnız insanların hayatından çekip alsalar dünya birbirine girerdi herhalde...

Seviyorum Kürşat Başar'ın tarzını sanırım, bunu anladım. Daha önce Başucumda Müzik'i okumuştum. O da çok hoşuma gitmişti.

Bu kitabı okurken de nasıl diyeyim, hımmm, sanki Esaretin Bedeli'ni izler gibi okudum. Konu alakasız yalnız, demeye çalıştığım öyle sakin sakin, o kadar güzel ve akıcı gitti ki kitap, bittiğini bittiğinde anladım. Çok zekiyim sanırım, hep ondan oluyor bunlar. Bittiğini bittiğinde anlamışım, yuh!

Ben de bir bıçakla gölgemi kessem, bu lanetli ruhtan kurtulabilir miyim?

İki hatun kişi ile bir er kişinin oluşturduğu bir sevda üçgeni diyebilirdim kitabın konusu için ama diyemiyorum; çünkü pek de öyle sayılmaz. Bu hatun kişilerden birisinin dilinden okuyoruz kitabı, onun düşünceleri üzerinden yalnızlıkla ilgili bazı tespitler yapıyoruz, sözcüklerin bazen ne kadar kifayetsiz kaldığına şahit oluyoruz birçok kez derken hooop, bitiyor kitap. Ama aceleye getirilmiş bir bitiş falan da değil bu, tadında bırakmak diyelim biz ona.

Siz hiç kendini öldürmüş biriyle birlikte oldunuz mu?

Böyle bir dinginlik çöktü üzerime okurken. Kimin üzerinde asıl bir etki yapar bilemem tabii ama okumanız için gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. 112 sayfalık bir eser, hemencek okursunuz zaten. Fakat bazı sayfaları ağır ağır okumak çok daha fazla keyif almanızı sağlayabilir, bende olduğu gibi.

Bizim gibi birbirine benzeyen, bizim gibi hayatın yalnızca kaçamaklarını yaşamak isteyen zayıf insanlar asla birlikte olamaz.

Genel olarak cümleler çok uzun ve hep virgüllerle ayrılmış olduğu için yaptığım bazı alıntılar da bunların arasında altını çizdiğim yerler oldu. Bunu da niye özellikle belirttim bilmiyorum ama fazla bilgi göz çıkarmaz, rahat olun. Aşağıdaki alıntı ile bitiriyorum. Okurken önce bir umut dedirtti, sonra da gerçeği şak diye vurdu yüzüme zaten, moralim bozuldu. Siz yine de esen kalın. 

Yalnızlık en büyük acıları bile derinleştirmeye, yeniden biçimlendirmeye yarayabilir. Bazen.

2 yorum:

  1. Kış İkindisinin Evinde'yi okumuştum seneler evvel...Böyle,gri,yağmurlu,poyrazlı,dalgalı,küllü öykülerdi hepsi. Fena değildi ama.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onu okumadım ama bence bunu da oku, bir şey kaybetmezsin. :)

      Sil